Ebubekir Ali: Kürdistan’daki İslami partiler AK Parti gibi çalışsın

Kürdistan İslami Birliği (Yekgirtu) Parti Mecilisi üyesi Ebubekir Ali, “Kürdistan’da İslami partilerin, Irak - Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütünün saldırılarına karşı yekvücut olup, milletten yana tavır aldığını” belirtti.


Kürdistan Bölgesi’nde silahlı parti sisteminin kaldırılması gerektiğini söyleyen Ebubekir Ali, “Herkes, ulusal bir ordu ve ulusal kamu kurumları çerçevesinde millete hizmet etme fırsatına sahip olmalı” dedi.

 

Türkiye’deki AK Parti modelinin Kürdistan Bölgesi'nde başarılı olacağını söyleyen Ebubekir Ali, “İslami partiler ya AK Parti gibi çalışarak farklı bir siyasi ve parti tecrübesini ortaya koysunlar ya da siyaseti bıraksınlar” dedi.

 

Ebubekir Ali Rûdaw’un sorularını yanıtladı.

 

IŞİD’e karşı Kürdistan’daki İslami partilerde fikir ayrılığı görüyor musunuz? Yekgirtu diğer İslami partilerden farklı bir tavır sergiledi mi?

 

Eskiye göre fikir ayrılığı belli oranda azaldı. İslami partilerin geçmişi, gelişme şekli ve sosyal çevreleri ile kültürleri belli düzeyde farklıdır. Yekgirtu şiddet kültürünü ve radikal İslamcılığı reddederek kurulan bir partidir. Ancak genel olarak İslami partiler farklılıklarına rağmen milletten yana tavır aldı.

 

Cemaat-i İslami (Komele) başkanı Ali Bapir’in mesajının partisi tarafından iki hafta sonra yayınlaması, IŞİD’e karşı takındıkları tavırda fikir ayrılığı olduğunun göstergesi değil mi?

 

Öncelikle geçmişte radikal silahlı İslamcı bir güç olan Cemaat-i İslami Partisi’nin değişime giderek bugünkü konuma  gelmek için gösterdiği tavrını takdirle karşılamak gerekir. Bu değişim süreci henüz partinin bütün kademelerine yansımamış olabilir. Partinin bazı üyeleri henüz IŞİD gibi tehlikeli ve radikal bir örgüt hakkında kesin bir dille konuşacak seviyeye gelmemiş olabilir.


Bu açıdan parti başkanın tavrı önemlidir. Her hâlükârda İslami partiler baskı altına alınmadan, hükümet, parlamento ve medya nezdinde IŞİD’e karşı ulusal gücün bir parçası olduğunu göstermesini göz önünde bulundurmak gerekir. Bütün siyasi tarafların tek bir dille IŞİD’i reddetmesini beklememek lazım. Önemli olan IŞİD modelinin alt edilmesidir.

 

IŞİD’e karşı Yekgırtu’nun aldığı tavır, İslami partileri iki cepheye mi ayırdı?

 

Yekgirtu ve diğer İslami partiler, İslami olmakla beraber farklı özelliklere sahipler. Bence radikallik üzerinde pazarlık yapılamaz. Az önce belirttiğim gibi, geçmişinden dolayı bir taraf daha net bir şekilde tavrını ortaya koyar ki bu farka da çok belirgin değil.


Ben IŞİD meselesinin İslami partiler arasında iki cephe oluşturduğunu düşünmüyorum.


İslami partilerin siyasi irade, karar verme gücü, yeni tecrübelerin denenmesi gibi sorunları var. İslami partiler yeni, siyasi, ulusal ve reformcu bir mücadele başlatamama sorunuyla karşı karşıya.

 

Bir Yekgirtu yöneticisi IŞİD’le sokak çatışmasına da hazır olunması gerektiğini söylemişti. Partinizin üst düzey kademelerinde Hamas gibi silahlı kanadınızın olması düşüncesi var mı?

 

Yekgirtu, Mısır’daki Müslüman Kardeşleri’i birçok konuda geçmiş durumda. Bu nedenle Müslüman Kardeşler’le aynı fikri paylaştığı düşüncesi bu aşamada yanlıştır. Yekgirtu 1997’den beri bütün Müslim ve gayrimüslim bütün deneyimlerden yararlanıyor. Müslüman Kardeşler bu okullardan biri.

Müslüman Kardeşler, Yekgirtu’nun tarihi arka planı gibidir. Maalesef siyaset ve İslami dava işlerinin birbirine karışması Müslüman Kardeşler’in bir kalıntısı olarak partinin büyümesine engel oldu ve oluyor. İslami partiler açısından Filistin ve Kürdistan durumları birbirinden çok farklıdır.


Yekgirtu yöneticisinin sözleri partinin ulusal tavrını ortaya koymak için söylenmiştir. 1990’larda Kürdistan Bölgesi’nde milis fikri çok yaygın olmasına rağmen Yekgirtu’nun silahlı gücü olmadı. Şimdi onca tecrübeden sonra geri adım atmaz.


Kürdistan Bölgesi'nde silahlı parti sistemi kaldırılmalı. Herkesin ulusal bir ordu ve ulusal kamu kurumları çerçevesinde hizmet etme ve vatana bağlılığını ortaya koyma fırsatına sahip olması lazım. Silahlı parti sistemi dağ dönemine aittir, artık tarih olması lazım.

 

Sizce Kürdistan’da IŞİD’in İslam anlayışı gelişebilir mi?

 

Ben Kürdistan’ın Arap dünyası ve özellikle Sünni bölgeler gibi Selefi radikal İslamcı fikri ve IŞİD’i barındıracak bir ortamı olmadığını düşünüyorum. 

Esasında Selefi radikal İslam, Arap zihniyeti ve kültürünün özelliğidir. Diğer Müslüman milletler bundan çok uzaklar. Ancak bu, hiç endişe gerektirmediği anlamına gelmez. Kürdistan’da da bazı gençlerimizin etkilenmesi ihtimali var. Bu fikrin Kürdistan’da etkili olmasının bazı sebepleri var:


  • Silahlı İslami partilerin geçmişi, Selefi bir hareketin olması ve maalesef bazı yönetim merkezleri tarafından desteklenmesi...
  • Ayrıca, bazı alanlarda İslamiler'in ötekileştirildiği fikrinin yaygın olması da bir etken.

  • Toplumun bir kesiminde adalet, gelir düzeyi ve eşit şartların sağlanmaması,
  • IŞİD’in bulunduğu bölgenin coğrafi olarak Kürdistan’a yakın olması
  • medya etkisi ve globalleşme sonuçları...

Bu meselenin ciddi bir şekilde ele alınarak siyasi pazarlık malzemesi yapılmaması lazım. Bu sorun toplum ve vatanın geleceğini doğrudan ilgilendiriyor. Radikal gruplar 100 kişiyi kendi saflarına çekebiliyorsa, bunun küçümsenmemesi lazım.

 

Şimdiye kadar Müslüman Kardeşler, IŞİD’in Kürdistan’a saldırıları ve Şengal’deki Ezidiler'in durumuyla ilgili resmi bir şekilde tavrını koymadı. Neden?

 

Bu konuda detaylı bilgim yok. Ama insaflı konuşursak Müslüman Kardeşler Mısır’da büyük bir sıkıntı içinde. Binlerce üyesi hapishanelerde, yüzlerce yöneticisi idama mahkûm edildi ve ölümü bekliyor.


Bu açıdan Kürdistan Bölgesi de bir tavır sergilemedi. Kürdistan’da İslami partilerin düzenlediği gösteri eylemleri Kürdistan halkının demokratik sisteme yapılan darbeye karşı tutumu olarak gösterilmedi. Maalesef aksine İslami partilerin milliyetçiliğini zan altında bırakmak için siyasi malzeme olarak kullanıldı.


Ben zamanında Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’nin Arap ( Arabizim) okulunda kişlileri eğittiğini ve yönetime gelenlerin doğal olarak Kürtlere karşı olduğunu söylemiştim. Bu tahminimin yerinde olduğunu daha sonra gördük. Darbe tasarımcısı Muhammed Hüseyin Heykel ve Abdulfettah el-Sisi, Kürtler'in kendi kaderini tayin etmesi konusundan çok yanlış tavırlar sergiledi.


Suriye’deki Müslüman Kardeşler de Özgür Suriye Ordusu çerçevesinde IŞİD’e karşı savaşıyor.


Müslüman Kardeşler şu an ciddi anlamda destek bekliyor. 

 

IŞİD saldırıları başlayana kadar Kürdistan’ın bağımsızlığı gündemdeydi. Sizce bu mesele nereye doğru yol alır?

 

Bence Kürdistan Bölgesi’nin IŞİD’in gelmesi ve 9 Haziran olaylarından sonra daha güçlü bir şekilde referandum ve bağımsızlığa adım atması lazım.

IŞİD bir taraftan tehdit iken, tartışmalı bölgeler diye adlandırılan ve Kürdistan Bölgesi sınırları dışında kalan Kürdistan topraklarının geri alınmasına vesile oldu. Irak Ordusu daha da dağıldı. IŞİD’e karşı savaşan Erbil’in konumu Bağdat karşısında güç kazandı. Kürdistan farklı etnik mültecileri barındırarak uluslararası kamuoyu ve Birleşmiş Milletler nezdinde takdirle karşılandı. 


IŞİD örgütü istemeden Kürtler'e kendi kaderini tayin etme yolunu açtı. IŞİD iki aydır ortaya çıkan geçici bir tehdittir.


Biz Kürtler'in yüz yıla yakın Bağdat’la devam eden bir sorunu söz konusu. Irak sınırları içerisinde kaldığımızdan dolayı soykırım ve şiddete maruz kaldık. IŞİD’in tehditleri bile Irak sınırları içerisinde bulunmamızın sonuçlarından biridir.

 

İslami partilerin tabanında gençler, “Ne zaman Kürdistan Parlamentosu'nun yüzde 20’sini alacaksınız” diye soruyor? Ne zaman yönetime geleceksiniz? Neden halk size oy vermiyor?

 

Bu açıdan İslami partilerin iki sorunu var. Birincisi, siyasi geçmişi, güvenlik ve yönetim sistemine bağlı onlarca engel. İkincisi ise kendileriyle ilgilidir. Şöyle ki sorunlar İslami partiler ideoloji, hiyerarşi, parti yönetim sistemi, siyasi liderin olmayışı, parti ideoloji çerçevesini geçememesi, parti içerisinde siyasi ve dini şartların birbirine karışması sorunları nedeniyle gelişemiyorlar. 


İslami partilerin gelişmesi için değişimden korkmadan, kendi saflarındaki yeni nesli yeniden tanımlamaları gerekir.

 

Son zamanlarda parti başkanınıza karşı endişelerinizi dile getirdiniz. Sebebini öğrenebilir miyiz?

 

Partinin iç tüzüğünde çerçevesi belirlenen ideolojiye karşı değilim. Parti üyeleri olarak da genel olarak beni seviyorlar. Ancak tüzükte yer almayan ve partinin yansıması olmayan bazı yönetici ve yetkililerle ideoloji sorunu yaşıyorum. Ben partinin son 13 yılda uyguladığı mantık, yönetim sistemi ve çalışma şekline karşı tavır aldım.

 

Yaptığınız bir açıklamada daha yapılacak çok işin olduğunu ifade ediyorsunuz. Bu, Yekgirtu’yu AK Parti'leştrime çabası olarak algılandı. Bu konuda ne diyordunuz?

 

Evet, kesinlikle böyle bir hayalim var. Ne kadar büyük bir şeref olurdu, Kürdistan’ın özelliklerini göz önünde bulundurarak AK Parti’yi yenileme rehberimiz tayin edebilseydim! Açıkça şunu belirtmek istiyorum; İslami partiler ya AK Parti gibi çalışarak farklı bir siyasi parti tecrübesini ortaya koysunlar ya da siyaseti bıraksınlar.

 

Siz Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendi hocalarına yaptığı “beyaz darbe”ye inanıyor musun?

 

Türkiye’deki siyasi partilerin gelişimi ve geçmişi bizimkinden farklıdır. Eğer İslami partiler ve özellikler Yekgirtu buna müsait olsaydı, benim için veya herhangi birisi için böyle bir şeyi gerçekleştirmek İslami, siyasi ve ahlaki bir görev olurdu.


Partinin ilk nesline çok saygılı olmak lazım, çünkü çok emek vermişler. Ancak bana göre birinci ve ikinci neslin Yekgirtu’ya katacakları yeni bir şey yok. Dolayısıyla hizmetlerine devam edip etmeme konusunda bu açıdan karar vermeleri lazım.

 

 

EBUBEKİR Ali /PORTRE

Süleymaniye’de doğdu. Avukat olan Ebubekir Ali, reformist kimliğiyle biliniyor. Ali, aynı zamanda şair kimliğiyle de tanınıyor. Müslüman Kardeşler hareketine yakın olan Ebubekir Ali, Kürdistan Bölgesi Hükümeti’nin beşinci kabinesinde bakanlık yaptı. Birkaç yıl gizli siyasi çalışmalar sürdüren Kürdistan İslami Birliği (Yekgirtu) 6 Şubat 1994'te resmi olarak kuruldu.  Ebubekir Ali evli ve iki çocuk babasıdır.