Alman Yeşiller Partisi: Neçirvan Barzani'nin ülkemize ziyareti son derece önemli
Yeşiller Partisi Grup Başkanvekil Yardımcısı Agnieszka Brugger, Kürdistan bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani’nin 26 Haziran’da Almanya’ya gerçekleştireceği ziyaretin ülkesi açsısından önemli olduğunu söyledi.
Rûdaw muhabiri Ala Şali’nin sorularını yanıtlayan Yeşiller Partisi Grup Başkanvekil Yardımcısı Agnieszka Brugger, Başkan Neçirvan Barzani’nin önümüzdeki Pazartesi (yarın) günü Almanya’ya gerçekleştireceği ziyareti değerlendirdi.
Başkan Barzani ile Almanya Şansölyesi Shulz görüşmesinin çok önemli olduğunu belirten Agnieszka Brugger, "Bu çok önemli bir toplantı ve Almanya Federal Şansölyesi'nin bu toplantı için zaman ayırması takdire şayan. Bu, sahadaki durumun önemsendiği, ilişkilerin devam edeceği ve diyaloğu sürdüreceğimiz anlamına geliyor" şeklinde değerlendirdi.
IŞİD tehdidinin hala devam ettiğine dikkat çeken Agnieszka Brugger, “IŞİD tehdidi devam ediyor, mensupları duruyor, zaman zaman saldırıyor, bu yüzden bitti diyemeyiz. Aksine bölgede birlikte çalışmaya devam etmeli, aktif olmalı, işbirliği yapmalı ve bazı şeyleri unutmamalıyız” dedi.
Rûdaw muhabiri Ala Şali’nin Yeşiller Partisi Grupbaşkanvekil Yardımcısı Agnieszka Brugger ile yaptığı röportaj şöyle:
Rûdaw: Sayın Brugger ilk sorum; Kürdistan Bölgesi halkı özellikle IŞİD ile mücadelede Peşmergeye desteklerinden dolayı Almanya’ya karşı büyük bir sempati duyuyor. Siz, Kürdistan Bölgesi ile Almanya, yine Yeşiller Partisi ile Kürdistan Bölgesi arasındaki siyasi ilişkileri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Agnieszka Brugger: İlişkiler çok ama çok yoğun, çünkü bizi birleştiren birçok değer var. Yeşiller Partisi fraksiyonunun genel başkan yardımcısı olarak, Yeşillerin tüm uluslararası politikalarından sorumluyum. Bölge parlamentolarında, Yeşil Gençlik düzeyinde Yeşiller Partisi'nin siyasetine bu kadar dahil olan insanları neredeyse hiç görmedim. Alman Federal Parlamentosu üyeleri olarak gerçekten çok iyi bir ilişki ve iyi bir dayanışmamız söz konusu. Ortak çıkarlarımız var ve bu bizim için her zaman büyük bir hazine. Birçok Kürt, bizi ziyaret ediyor ve çok sayıda görüşmemiz oluyor. Durumun farkındayız. Bölge halkının sorunlarından haberdar olmak istiyoruz ve bu bizim için önemli. Bizi endişelendiren birçok konu var, bunların çözülmesine yardımcı olmak istiyoruz.
Rûdaw: Sizin de bildiğiniz gibi kısa bir süre önce Almanya Dışişleri Bakanı Kürdistan Bölgesini ziyaret etmiş ve Şengal’de Ezidiler ile görüşmüştü. Ardından Almanya Ezidi soykırımını resmi olarak tanıdı. Ezidi Kürtler için ciddi ciddi ne yapmak istiyorsunuz?
Agnieszka Brugger: Evet, bu tek başına her şeyi çözmez. Her ne kadar bu adım çok önemli olsa da, işlenen suçlardan kısa bir süre sonra Alman Parlamentosu bunu soykırım olarak kabul etmesi gerektiğini çok açık bir şekilde anladı. Ve tüm partiler büyük bir işbirliği içerisinde bunu onayladı. Şüphesiz bu sembolik bir eylem değil, aynı zamanda bir sorumluluk ve yükümlülüğü de berberinde doğurdu. Sadece tanımadan bahsetmiyoruz, daha fazla destekten bahsediyoruz, birçok insan hala bu inanılmaz suçtan muzdarip ve desteğe ihtiyaçları var. Birçok insan hala memleketlerine dönemedi ve kamplarda yaşamakta. Birçoğunun kaderleri hala bilinmiyor. Bu insanların geleceği hala belirsiz. En önemlisi ise her zaman farkında olmak, sonra da onlara çok pratik bir şekilde yardım etmek gerekir. Ayrıca Dışişleri Bakanı ziyaretinin büyük kısmını Kürdistan Bölgesi’ne ayırdı. Bu büyük bir dayanışma ve içtenliğinin bir göstergesiydi. Gerçekten de üç gün kaldı, bazen üç günde üç ülke geziyor. Ancak sıradan bir milletvekili olarak bile kadın sorunlarına her zaman çok duyarlı olmuş ve tüm kalbiyle kendini bu konulara adamış biri.
Rûdaw: Peki, partiniz Ezidi Kürtleri için ne yapmayı planlıyor? Kamplarda yaşayan ve topraklarına dönmek isteyenler için mesela? İlk adımınız ne olacak?
Agnieszka Brugger: Irak merkezi hükümeti de dahil eleştirel ve ciddi bir diyaloğa ihtiyaç var. Bu durum Kürdistan Bölgesi’ni de endişelendirmekte ki, bu endişelerinde son derece haklılar. Bu sorunların çözülmesi gerekiyor. Örneğin; bu konu dağıtım sorunuyla bağlantılı, yine insanların korunması, barışçıl bir çözüme ulaşması gibi prosedürler. Çünkü inanıyorum ki, eğer biz burada hiçbir şey yapmazsak ve dünyada başka birçok kriz varken başka tarafa bakarsak, o zaman önce insanlara haksızlık etmiş oluruz, diğer yandan da onların çektikleri büyük acıyı unutmuş oluruz. Ayrıca daha fazla sorun ve krize zemin yaratmış oluruz. Dolayısıyla Almanya bu insanları destekliyor ve sorunlarının çözümü için ciddi şekilde yardım etmek istiyor.
Rudaw: Sayın Brugger, IŞİD'in hala bir tehdit olduğuna ve uluslararası bir koalisyon olması gerektiğine inanıyor musunuz? Partiniz ve Almanya, IŞİD ile mücadelede Peşmerge Güçlerine yardımın devam etmesini destekliyor mu?
Agnieszka Brugger: Evet. İslam Devleti adıyla bir IŞİD sorunu kalmamıştır. Peşmerge güçleri ve bölge halkının karşılarına çıkıp onları kovup işgal ettikleri bölgeleri geri almaları memnuniyet verici. Ancak IŞİD tehdidi devam ediyor, mensupları duruyor, zaman zaman saldırıyorlar. Bu yüzden bitti diyemeyiz. Aksine bölgede birlikte çalışmaya devam etmeli, aktif olmalı, işbirliği yapmalı ve bazı şeyleri unutmamalıyız.
Rûdaw: Sizin de bildiğiniz gibi, pazartesi günü Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani, Almanya Şanşölyesi Olaf Scholz ile bir araya gelecek. Bu görüşmeyi nasıl değerlndriyorsunuz, her iki tarafın ilişkilerinin sürdürülmesi açısından, yine Almanya Kürdistan Bölgesi’ne daha fazla yardımda bulunabilir mi? Ayrıca Bağdat ile Erbil arasında arabuluculuk yapar mı?
Agnieszka Brugger: Bu çok önemli bir görüşme. Almanya Federal Şansölyesinin bu toplantıya zaman ayırdığı için çok minnettarım. Bu, bölgedeki duruma verdiği önemi, yine diyalog ve işbirliğine devam edeceğimiz anlamına gelir. Üstelik, iklim krizi yine Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin vahşeti göz önüne alındığında, sorunların çözülmekten uzak olması, dolayısıyla insanların hala desteğe ve yardıma ihtiyacı varken. Bu kesinlikle hepimizin sabırsızlıkla beklediği son derece önemli bir ziyaret. Ve bu ziyaretten büyük bir memnuniyet duymaktayız.
Rudaw: Diğer sorum ise, Kürdistan Bölgesi'nin ekonomik durumunun şu an zor bir dönemden geçmesi ve birçok gencin ülkelerinden göç etmeye çalışması. Irak hükümeti, Kürdistan Bölgesi'nin petrol ihracatını askıya aldı, insanlar büyük hayal kırıklığına uğradı. Bağdat, Kürdistan Bölgesi'nin konumunu önemsizleştirmeye çalışıyor. Kürt gençlerinin hayal kırıklığına uğramaması için nasıl bir işbirliği yapabilirsiniz ve taraflar arasında arabuluculuğa devam edecek misiniz?
Agnieszka Brugger: Almanya genel olarak bölgede çok çok iyi bir etkiye sahip ve tabii ki, Irak hükümeti ile çok yönlü ilişkileri var. Irak’ın sorumluluklarını yerine getirmemesi bu soruların tekrar tekrar gündeme gelmesine neden oluyor. Herkes burada kendilerine adil davranıldığını hissetmeli. Dolayısyla özellikle gençlerin kendi ülkelerinde bir geleceği olacağına dair bir umudu oluşmalı. Çünkü bu sadece bizim sorumluluğumuzda değildir. Yaşanan olayları da dikkate alıyoruz. İnsanların kendi ülkelerinde kalmalarına yardımcı olmak bizim çıkarımızadır. Orası onların anavatanı. Mülteci sorunu ve yardımlarıyla ilgili var olan karar, elbette çok somut destekler önermektedir. BM'nin bu konuda yalnız bırakılmaması uluslararası toplumun da sorumluluğundadır. Almanya'nın da sorumluluğu var. Biz desteklemeye devam edeceğiz. Parlamentoda meşgul olduğumuz asıl konular arasında.
Rûdaw: Peki partinizin Kürdistan Bölgesi ile ilişkileri ne düzeyde?
Agnieszka Brugger: Bu ilişki çok ama çok yoğun ve çok yönlü. Bölgeyi ziyaret eden birçok meslektaşım var. Bu ilişkileri çok önemsiyorlar ve vazgeçmiyorlar. Bölgenin geleceğinden kadının rolüne kadar, kendileriyle ortak noktaları olan birçok insan tanıyorlar. Bu nedenle bu alan bizim için özellikle önemlidir ve her zaman yüreğimizdedir.
Rûdaw: Partiniz Türkiye'deki Kürt sorununa nasıl bakıyor?
Agnieszka Brugger: Şüphesiz bu da önemli bir konuydu. Dışişleri bakanı, Türkiye ziyaretinde çok net bir mesaj verdi: Var olan şiddete, insan hakları ihlallerine her zaman karşıyız. Hiç bir şekilde kabul edilebilir değil. Bu konunun çözümü için çabalarımızı sürdüreceğiz. Mesela Türkiye'ye silah ihracını durdurulmasi gibi. Çünkü bir hükümet, kendi halkına karşı bu tür adımlar attığında Almanya'dan destek alamaz.