Türkleştirilen Kürt oyuncu Feyyaz Duman

Geçtiğimiz haftalarda  Erol Mintaş'ın “Annemin Şarkısı” filmindeki performansıyla Saraybosna Film Festivali'nde En İyi Erkek Oyuncu seçilen Feyyaz Duman, “Türk Medyası bilinçli bir asimilasyon politikası kullanıyor. Klama Dayîka Min filmi ‘Türk filmi ödül aldı’ şeklinde yazıldı” dedi.

 

Daha önce Cannes Film Festivali’nde da aynı “asimilasyon”a uğradıklarını belirten Duman,“Cannes Film Festivali’ne katıldığımızda da filmin başrolündeki 4 Kuzey Kürdistanlı Kürt oyuncu için ‘Cannes de unutulan Türkler’ diye haber çıktı. Fakat filmin maddi - manevi Türkiye ile bir ilişkisi yoktu ve bizler de etnik olarak ‘Türk’ değildik. Bu filme de bazı basın yayın organlarında özellikle ‘Türk’ vurgusu yapıldı” şeklinde konuştu.

 

Feyyaz Duman Rûdaw’ın sorularını yanıtladı.

 

Daha önce hangi filmler rol aldığınız? Klama Dayîka Min  (Annemin Şarkısı) kaçıncı filminiz?

 

Daha once kısa metraj filmlerin dışında oynadığım uzun metraj filmler şöyle: Fotoğraf, Büyük Adam Küçük Aşk, Si Tue Meurs Je Te Tue, My Sweet Pepperland, Mardan ve son olarak  Klama Dayîka Min  (Annemin şarkısı) filminde oynadım.

 

 

Yönetmen Erol Mintaş’la ilk projeniz mi?

 

Evet, Erol Mintaş ile ilk projem. Daha önce beraber çalışmamıştık.

 

Filmde oynamaya nasıl karar verdiniz? Senaryoda sizi çeken neydi?

 

Hiner Saleem’in filmi için yurtdışından gelmiştim.Film Güney Kürdistan da çekildikten sonra İstanbul’a geldim. O sırada Erol’un cast çalışmalarına başladığını duydum.Sonra beni görüşmeye davet etti. İlk görüşmede Erol ile birlikte filmin cast direktörü Ezgi Baltaş da vardı. Görüşmeler bir kaç kez tekrarlandıktan sonra kabul edildim.Projede başından beri rol almak istiyordum aslında. Çünkü Erol’u daha once tanıyordum ve sinamasını seviyordum.Kötü bir iş çıkarmayacağını adım gibi biliyordum.Bir de senaryo tabii… Ali benim çok yabancı olmadığım bir karakterdi. Annesi ile olan samimi anne-oğul ilişkisi beni çok senaryoya yaklaştıran şeydi. Çünkü bu samimi ilişki Kürtler’e ait değildi sadece, çok evrensel bir ilişkiydi.

 

 

Film nerede çekildi?

 

Film İstanbul’un Tarlabaşı ve Esenyurt semtleri ile Ağrı’nın Doğubeyazıt  ilçesinde çekildi.

 

 

Klama Dayîka Min filmi Saraybosna Film Festivalinde en iyi film ödülü olan “Saraybosna’nın Kalbi” ödülünü aldı. Bu ödülü bekliyor muydunuz?

 

Festivale giderken açıkçası neyin nasıl olacağını çok fazla bilemezsiniz. Festivale katılan diğer filmleri ve seyircinin reaksiyonunu görmeden kafanızda birşeyler kurgulayamazsınız.O yüzden giderken bir beklentiyle gitmedik.Fakat filmin basın gösterimi galasından sonra gelen feedbackler bize umut verdi. Ödül gecesi de ödül geleceğini az çok tahmin ettik ama bunun hangi dalda verileceğini net olarak kestiremiyorduk.

 

 

 

Festivalde en iyi erkek oyuncu ödülüne layık görüldünüz… Bu size neler hissettirdi?

 

Aslında gösteri sonrası gelen tepkiler annenin “En iyi kadın oyuncu” alacağı yönündeydi. Benim adım söylendiğinde açıkçası sürpriz  oldu benim için. Ama ne olursa olsun bir filmin sadece festival filmi olarak kalması taraftarı değilim. Aldığımız ödüller filmin duyulması açısından önemli. Umarım insanlar bu vesileyle filmdeki derdimizi bir nebze de olsa dinlemeye gelirler. Çünkü ödül yaptığımız işin ufak bir karşılığı sadece. O yüzden böyle bir ödül hem beni hem de ekibimizi çok ama çok mutlu etti.

 

Filmde iki dil arasında kalan bir karakteri canlandıyorsunuz..Oynadığınız rolün size benzer tarafları var mı? Varsa neler?

 

Evet, Ali karakteri ile çok ortak yönümüz var. İstanbul’da büyümenin verdigi çift kültürlülük, iki dili ana dili gibi konuşabilme, şehir kültürüne adapte olabilme, eğitimini sürdürebilme avantajlarının yanısıra kendi kimliğinle yaşama sıkıntısı, ötekileştirilme, ekonomik nedenlerden dolayı yapmak istediğin işi yapamama gibi dezavantajları da var. Onun dışında dil kaygısı benim en çok mücadelesini verdiğim bir husus. Kürtler’in kendi dillerine bu kadar yabancılaşması, kendi ana dillerini bu kadar ignore etmeleri üzerinde durulması gereken reel sosyolojik bir vaka. Ali de bir yazar olarak bunun mücadelesini vermekte. Şehir hayatındaki gelecekle ilgili kaygılar Ali'nin Zeynep’le olan ilişkisinde belirleyici bir etken. Hayatta maalesef daima kendinizi merkeze alamıyorsunuz. Bazen sorumluluklarınız gereği etrafınızdaki  insanların istek ve hayata bakış açıları sizinkilerin önüne geçiyor. Siz de bu yükle hayatınızın yönünü bulmaya çalışırsınız. Ali de bunun mücadelesini veren hem iyi bir yazar hem de resmi olarak Türkçe, gayri-resmi olarak köy derneğinde Kürtçe eğitim veren bir ögretmen...

 

Oyunculuk dışında yaptığınız bir iş var mı?

 

Oyunculuktan hayatımı idare edecek kadar henüz bir para kazanamıyorum maalesef, filmde oynadığım Ali karakteri gibi (Gülümsüyor..) O yüzden oyunculuk dışında aile şirketine  yardım ediyorum.

 

İleriye dönük projeleriniz var mı?

 

Henüz kesinleşen birşey yok fakat görüştüğüm bazı yönetmenler, okuduğum bazı senaryolar var. Yakın zamanda netleşir herhalde.

 

Klama Dayîka Min filmi için medyada, “Türk filmine ödül” başlıkları kullanıldı...

           

Geçen yıl Hiner Saleem’in filmiyle Cannes Film Festivali’ne katıldığımızda da filmin başrolündeki 4 Kuzey Kürdistanlı Kürt oyuncu için, “Cannes’da unutulan Türkler” diye haber çıktı. Fakat filmin maddi - manevi Türkiye ile bir ilişkisi yoktu ve bizler de etnik olarak Türk degildik. Bu filme de bazı basın - yayın organlarında özellikle “Türk” vurgusu yapılması bilinçli bir asimilasyon politikasının ve “Türk” kelimesinin ırki olarak kullanma içgüdüsünün ürünü...

 

PORTRE / Feyyaz DUMAN

 

1982 yılında Mardin’de doğan Feyyaz Duman, ilk, orta ve lise eğitimimi İstanbul’da tamamladı. 2001 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuarı Halk Dansları Bölümü’ne girdi. 2006 yılında üniversiteden mezun olan Duman, 2007’de eğitim almak için New York’a gitti. New York’ta 5 yıl kaldıktan sonra 2012 yılının sonlarına doğru Türkiye’ye döndü. İstanbul’da yaşıyor.