Roj Girasun: Kürtler ve Türkler genç nüfusta eşitlenecek
Diyarbakır merkezli Rawest Araştırma'nın Genel Müdürü Roj Girasun, yekpare bir “Kürt seçmen” olmasa da nihayetinde hepsinin farklı derecelerde olsa bile Kürt kimlikleriyle barışık partiler ve vaadler görmek istediklerini söyledi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Kürt sorunu çözülmüştür” şeklindeki açıklaması ile AK Parti’de bazı isimlere yönelik yaptırımlarını da değerlendiren Girasun, bu yaklaşımın yaratacağı tahribatın AK Parti’nin zayıflamaya başlayacağı bir süreçle “ayyuka çıkacağını” belirtti.
Yeni kurulan partilerin AK Parti'nin oy oranını ciddi oranda etkileyebileceğine dikkat çeken Girasun, “Bu partiler tutarlı, demokratik ve çözüm söylemi ile ortaya çıkarsa HDP ile ilişkisi sancılı olan seçmene de alternatif olabilirler” değerlendirmesinde bulundu.
“Yeni bir muhafazakar Kürt partisi kurulacak” şeklindeki iddiaları yorumlayan Rawest Araştırma Genel Müdürü Girasun, Kürt sağının mevcut şartlarda yeni bir parti ile bahsettiğimiz alanda temsil edilmesini sağlayacak bir zemin mümkün görünmediğini, HÜDAPAR’ın ise bu boşluğa oynayabilecek yetide olup olmadığından emin olmadığını söyledi.
Girasun, Türkiye'nin toplam genç nüfusunda Kürtler ve Türklerin yakın gelecekte eşitleneceğini belirterek, “Gelecekse de demografinin Türkiye gibi teritoryal sorunların olduğu ülkelerde meseleyi nasıl raddeye getirebileceği üzerinden oturup düşünmek lazım” dedi.
“Kürt Seçmen ne düşünüyor tarzındaki?” sorulara Yekpare bir bir Kürt seçmenden bahsedilemeyeceği şeklinde cevap veriyorsunuz Şöyle bir soru ile başlayalım; “Kürt meselesi” Kürt seçmenin ne kadarının oyunun rengini belirliyor? Kürt sorunu ile ilgili söylemler bu seçmen kitlesini nasıl etkiliyor?
Yekpare bir Kürt seçmen yok ortada. Kürt hassasiyetleri, politik hassasiyetleri, ideolojik hassasiyetleri, Kürt meselesini önceleyen bir Kürt seçmen profili var. Bu önemli bir oran. Özellikle bu seçmen kitlesi Diyarbakır, Mardin, Van, Şırnak, Hakkari ve genel olarak HDP’nin geleneksel olarak güçlü olduğu kentlerde var. Bir de Kürt meselesini önemsemekle ve Kürt meselesine duyarlılığı olmakla beraber kimlik kadar güvenlik, istikrar, ekonomik kaygılar üzerinden oy verme davranışını sürdüren bir seçmen profili var. Oy vermede muhafazarlığı ön bir planda Kürt seçmen grubu var ama bununla beraber Kürt meselesini önemseyen bir kesişim de burası. Yani her ne kadar oy verme davranışında kimlik ve ideolojiyi önceleyen bir seçmen grubu kemik olarak varsa da diğer taraftan o dönemin siyasal iklimi hangi kimliğine dönük bir hassasiyet yaratıyorsa ona göre konum alan asansör oylar dediğimiz bir Kürt seçmen var. Dönem dönem Kürt kimliğine zaman zaman muhafazakar kimliğe bazen de istikrar ve ekonomik kaygıları önceleyerek oy veriyor ama en nihayetinde hepsi farklı derecelerde olsa bile Kürt kimlikleriyle barışık partiler vaadler görmek istiyorlar.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Kürt sorunu çözülmüştür” şeklindeki açıklaması, AK Parti’de son olarak Diyarbakır Milletvekili Mehmet İhsan Arslan’ın bazı açıklamaları nedeniyle Disiplin Kuruluna sevk edilmesi, yine Galip Ensarioğlu’nun 2015’te katıldığı bir taziye nedeniyle soruşturmaya çağırılması gibi olaylar, yine AK Parti’nin MHP ile ittifağı, bu süreçte Kürt seçmenini hangi yönde etkiliyor?
Erdoğan’ın bu açıklaması yeni değil. 2015 yazından bu yana hızla girilen derinleşen bir güvenlikçi ortam ve kullanılan milliyetçi bir dilden bahsediyoruz. Bu dil ve yaklaşım uzun süredir AK Parti’de siyaset yapan Kürtleri de değersiz hissettirecek noktalara getirdi. Bu isimler AK Parti’nin bölgede Kürt meselesine dönük adımlar atarken ya da siyasal sahneye çıkarken vitrine çıkardığı ihtiyaç duyduğu isimlerdi. Tabii bu gün AK Parti devlet aygıtları üzerinden kendini ifade edebilen, teşkilatlara belki çok fazla ihtiyacı olmayan, bürokrasi üzerinden seçim propagandasını, kampanyasını yürütebilen bir parti olabilir ama yarın öbür gün böyle olmayacaktır. Bu isimlerin bu kadar kolay harcanması değersizleştirilmesinin etkileri olacaktır. En nihayetinde bir siyasal partinin teşkilatlarında ya da çalışmalarında yer alan insanlar bir noktaya gelme arzusunda olurlar. Milletvekilliğine, belediye başkanlığına ya da başka bir şeye. Buradaki emeklerinin bir şekilde bir şeye dönüşmesini isterler. Bu tasfiyeler ya da bu yaklaşımın yaratacağı tahribat AK Parti’nin zayıflamaya başlayacağı bir süreçle ayyuka çıkacaktır.
Kürtler, yeni partilerin (DEVA-Gelecek) Kürt meselesi hakkındaki söyleminden etkileniyor mu? Sizce bu partilerin Kürt seçmenden ümitli olmalarının bir karşılığı var mıdır?
AK Parti'nin MHP ittifakı ile değişen politikası muhafazakar Kürt seçmeni rahatsız ediyor ve artan ekonomik sorunlar da AK Parti seçmeninde erimeye sebep oluyor. Ancak buna rağmen AK Parti’ye oy verilmeye devam ediyordu. Bunun en önemli sebebi muhafazakâr ve dindar tabana hitap edecek alternatifin olmamasıydı. Şimdi ise durumun değiştiğini görüyoruz. Alternatifler AK Parti'nin oy oranını ciddi oranda etkileyebilir. Bu partiler tutarlı, demokratik ve çözüm söylemi ile ortaya çıkarsa HDP ile ilişkisi sancılı olan seçmene de alternatif olabilirler. Bununla beraber DEVA özellikle ekonomik refah ve özgürlükler konusunda oluşturduğu söylem ve imajla Kürt seçmen içinde Gelecek Partisi’nin önünde seyrediyor. AK Partinin yasaklar yolsuzluklar ve ekonomi konusunda çıkışındaki iddialara ters düşecek bir noktaya gelmesi o günden bugüne Ak Parti’ye oy veren seçmenleri bu siyasi partilerin potasına sokacaktır.
Son dönemde yeni bir Kürt partisi kurulacağı yönünde iki farklı söylem çıktı. Birincisi muhafazakar Kürtlerin kuracağı bir parti, ikicisi de iktidarın HDP’ye alternatif olarak kuracağı bir parti ancak şu ana kadar da kimse bu iddiaları ciddi bir şekilde üstlenmedi. Tam da bu noktada HÜDA-PAR'ın son sönemde Kürt meselesi hakkında çıkışları oldu. Sizin sosyal medyadan sorduğunuz soruyu ben size sorayım; Sizce HÜDA-PAR sertleşen muhalefetini Kürt Islamcılığının Türk Milliyetçiliğine yönelik limitlerini zorlamasına mı yoksa Kürt sağındaki boşluktan faydalanıp yeni bir pozisyon alma ihtiyacına mı bağlamalı?
1 Kasım 2015 seçimleri, 16 Nisan 2017 referandumu, 24 Haziran 2018 seçimlerinde HÜDAPAR'ın iktidarı destekleyen kararları, AK Parti'ye karşı müsamahakar muhalefeti bu partinin bölgede üçüncü bir güç olma iddiasını büyük ölçüde zayıflatmıştı. Çünkü bir siyasal partinin politikalarına bu kadar angaje olmak ya da seçmenini bu kadar başıboş bırakmak bir siyasal partinin geleceği açısından çok ciddi tehlikedir. Bir defa bölgede üçüncü güç olabilme iddiası anlamında ayağına sıkmaktır. AK Parti ile MHP ittifakının artık bir zaruriyetten değil keyfiyetten olduğunun hissediliyor olması bu ittifakın kalıcılaşması, Kürt İslamcılığının en organize yapısı HÜDAPAR’ı bu koşullarda başka bir tutum almaya sevk etmiş olabilir. Kürt sağının mevcut şartlarda yeni bir parti ile bahsettiğimiz alanda temsil edilmesini sağlayacak bir zemin mümkün görünmüyor. HÜDAPAR ise bu boşluğa oynayabilecek yetide mi, bundan emin değilim. Bir defa cemaat reflekslerinden sıyrılıp gerçek bir kitle partisi olmak konusunda hem kafası net değil hem de istekli değil ama şartlar herkesi yeni bir tutum almaya zorlayabilir.
“Kürt sorunu yoktur” açıklamalarının ve ertelenen Kürt meselesinin demografik olarak da kendisini yakın dönemde daha çok hissettireceğini ifade etmişsiniz. Bize bunu açabilir misiniz?
Kürt nüfusunun yoğunlukta olduğu 19 ilde genç nüfus oranı %20'nin üstündeyken Türk nüfusun çoğunlukta olduğu 62 ilde bu oran %14'ün altında görünüyor. Bu projeksiyon devam ettiği takdirde Türkiye'nin toplam genç nüfusunda Kürtler ve Türkler yakın gelecekte eşitlenecek. Bahsettiğiniz diğer veri ise henüz oy kullanma yaşına erişememiş çocuk nüfusu gösteriyor. Çocuk nüfusun oransal olarak en yüksek olduğu iller de yine Kürt illeri. Siz bu meseleyi çözmediğiniz sürece bu çocuklar bu gençler bu meselenin içinde doğup büyüyorlar ve murad edildiği gibi Kürt kimliklerinin getirdiği politik taleplerden uzaklaşıyor değiller. Her ne kadar ‘’nicelik değil nitelik önemli’’ gibi itirazlar gelecekse de demografinin Türkiye gibi teritoryal sorunların olduğu ülkelerde meseleyi nasıl raddeye getirebileceği üzerinden oturup düşünmek lazım.