HÜDA-PAR Dersim Adayı: HÜDA-PAR bir Alevi partisidir

Dersim (Rûdaw) – Sol, sosyalist ve Alevi kimliğiyle bilinen Dersim’de yerel seçimde HÜDA-PAR ilk kez aday gösterdi.

Türkiye, 17 gün sonra 31 Mart’ta sandık başına gidiyor.

Dersim, uzun yıllar boyunca sol, sosyalist ve sosyal demokrat aday ve partileri destekleyen bir anlayış sergiledi.

Dersim Belediyesi, 2019 yılında TKP’nin adayı Fatih Mehmet Maçoğlu tarafından kazanılmış, Maçoğlu bu dönem Dersim’den değil, İstanbul-Kadıköy’den aday oldu.

Türkiye’de Alevilik inancının da merkezi sayılan Dersim’deki yerel seçim yarışına katılan HÜDA-PAR’ın belediye başkan adayı Avukat Muhammet Ata Yüksel, Rûdaw’a verdiği röportajda partilerine ilişkin yürütülen tartışmalar ve seçilmesi halinde Dersim’de gerçekleştirmeyi planladığı projelerine ilişkin özel açıklamalarda bulundu.

HÜDA-PAR’ın Alevi partisi olduğunu söyleyen Yüksel, “HÜDA-PAR’ın bağlamı ile Aleviliğin bağlamı birbirine çok yakındır. Hatta şunu iddia ediyorum; HÜDA-PAR bir Alevi partisidir, hatta bundan daha fazlasıdır. Aynı zamanda Sünni partisidir. HÜDA-PAR bir Kürt partisidir. Bundan daha fazlasıdır. Aynı zamanda bir Türk partisidir de, bir Arap partisidir de. Yani HÜDA-PAR bütün bu bağlamları kendi içinde kapsayabilecek potansiyele sahip” ifadelerini kullandı.

Yüksel, Dersim’e Dersim ismini vereceklerini kaydederek “Biz sadece Dersim değil bütün bir Kürdistan coğrafyasında ismi değiştirilmiş olan yerleşim yerlerinin isimlerinin iade edilmesini ve bunun resmi düzeyde de resmiyete geçirilmesini ısrarla savunuyoruz, ısrarla dile getiriyoruz ve ısrarla bunun için mücadele ediyoruz. Yani bu coğrafyanın adı eğer Kürdistan ise biz buraya Kürdistan diyeceğiz, tarih böyle diyorsa biz de bunu söyleyeceğiz” dedi.

Rûdaw muhabiri Ali Haydar Gözlü’nün HÜDA-PAR Dersim Belediye Başkan Adayı Muhammet Ata Yüksel’le yaptığı röportaj şöyle:

RÛDAW: HÜDA-PAR Dersimli bir aday bulamadı mı?

Muhammet Ata Yüksel: Doğrusu Dersim için seçenekler arasında birçok aday vardı. Fakat sonunda yapılan istişareler sonucunda benim ismimde karar kılındı. Şahsımın da taşımış olduğu Dersim ile yakın alakanın vermiş olduğu motivasyonla şahsımı Dersim’de aday gösterme kararı aldılar. Ve bugün burada Dersim belediye başkan adayı olarak HÜDA-PAR’dan karşınızda bulunmaktayım.

RÛDAW: Dışarıdan gelen bir adaysınız. Neden Dersim?

Muhammet Ata Yüksel: Doğrusu kendimi dışarıdan görmüyorum, her ne kadar şu naçiz bedenim Dersim’de doğmuş olmasa da ben ruhumu Dersimli sayıyorum. Öteden beri Dersim’i çok yakından ilgiyle takip edip ilgiyle okuyorum. Dersim üzerine fazlasıyla ilgi ve alakam oldu. Öte yandan Diyarbakır’ın Çermik ilçesinde doğdum, Zaza ve Kurmanc bir ailede doğdum. Bizim büyük aile Mala Zülfü Ali’dir. Türkçesiyle ifade etmek gerekirse Zülfü Ali ailesi. Biz Dersim’in tarihine ve kültürüne uzak bir aile olmadık. Aile geleneğimiz ve geçmişimizin Dersim’in ortak ve kültürüyle çok yakın bir teması olmuştur. Şahsım da o kültürden beslendi, o tarihten beslendi, o hafızadan beslendi. Bu nedenle yabancısı olduğum uzaktan geldiğim bir yer değildir. Dersim hiçbir zaman zalime boyun eğmemiş bir memleket olmamıştır tarih boyunca. Sürekli kahramanlar yetiştirmiştir. Zalimin zulmüne karşı hem sözlü hem de fiili olarak başkaldıran, boyun eğmeyen kahramanlar yetiştirmiştir. Dersim böyle bir memlekettir. Dersim bütün acımasız saldırılara rağmen boyun eğmemiştir, o pak ruhunu muhafaza etmiştir, ruhunu teslim etmemiş ve ruhunu günümüze yetiştirmiştir. Doğrusu ben kendimi o ruhun bir adayı olarak görüyorum, o pak ruha aday görüyorum kendimi, ben istiyorum ki o ruh ile Dersim’i yeniden inşa edelim o ruh ile Dersim’in hafızasını yeniden tazeleyelim. O ruhu Dersim’in boynuna bir süs olarak yeniden takayım. Yani benim Dersim’de Muhammet Ata Yüksel olarak aday olma hikâyem kısaca böyledir.

RÛDAW: HÜDA-PAR ilk kez Dersim'de aday çıkarıyor. Dersimlilere ne vaat ediyorsunuz? Neden size oy vermeliler?

Muhammet Ata Yüksel: HÜDA-PAR suyun üstünde yüzen bir nilüfer gibi değil, HÜDA-PAR’ın kökleri çok derinlere uzanan bir çınar gibidir. Bu toprakların kadim parçasıdır, bir parçasını oluşturuyor. Bu milletin öz be öz evladıdır. HÜDA-PAR için kuzey, güney, doğu ve batı fark etmiyor. Bütün Kürdistan coğrafyası HÜDA-PAR’ın kapsama alanındadır. Bu nedenle biz Kürdistan coğrafyasını bir bütün olarak, Dersim’i de özel olarak o köklerine yeniden kavuşturmak istiyoruz. HÜDA-PAR bugün Dersim halkına şunu vaat ediyor: Yeniden köklerinin üzerine inşa olmuş, köklerinin üzerine ayağa kalkmış Dersim vaat ediyoruz. Kısacası şu;  biz bu coğrafyada yaşayan her kimliği her kültürü önemsiyoruz her hafızayı önemsiyoruz. Bunların kaybolmaması ve yaşaması için gelecek nesillere aktarılması yönünde özel bir hassasiyet gözetiyoruz. Siyaset de bunun bir yoludur.  HÜDA-PAR, siyasetin bunun önünü açacağına inanıyor. Bu nedenle bu coğrafyanın her mıntıkasında her şehrinde aday göstermek suretiyle bu hafızayı diriltme seferberliği başlatmış durumda. Kısacası HÜDA-PAR’ın Dersim’e vaat edeceği şey aslında öz be öz kendi kimliği, öz be öz kendi benliği.

RÛDAW: Dersim, Kürt Alevilerin yoğun yaşadığı ve ağırlıklı sol düşüncenin hakim olduğu bir yer, yani bir Marksist ya da bir sosyalist hangi nedenle HÜDA-PAR’a oy versin?

Muhammet Ata Yüksel: Doğrusu düşünceler insan hayatı içindir. Düşünceler insan ile tabiatın uyum içerisinde yaşayabilmesi içindir. Eğer bir düşünce bu amaca hizmet etmiyorsa o düşüncenin bir anlamı yoktur. Doğrusu biz bütün düşünceleri, ideolojileri, eğilimleri, meyilleri bir elbise olarak görüyoruz. Hepimiz bir gün bu elbiselerden soyunacağız. Bu elbiseler aslında arızidir muvakkattır, geçicidir, sadece bir görüntüdür. Biz öze odaklanıyoruz. Biz benliğe odaklanıyoruz. Yani biz evet Müslümanız, İslami hassasiyetleri referans alan bir partiyiz. Ancak Müslüman olarak da bizim kendi dışımızda bizim gibi düşünmeyen, bizimle aynı düşünceyi taşımayan, fikriyatı taşımayan, aynı ideolojiyi paylaşmayan, aynı yaşam tarzını paylaşmayan insanlara da aslında söyleyecek sözümüzün olduğunu söylüyoruz. Bizim onlara da vaat ettiğimiz bir hayat var, onlara da vaat etmiş olduğumuz bir hayal var. Yani bir hedef var. Biz bu amaçta ortaklaşabiliriz. Biz istiyoruz ki bütün düşünceler, bütün fikirler, bütün mefkureler; insan hayatına, insan ile tabiatın uyumuna hizmet etsin. Bugün Dersim bunun için çok müsait bir yerdir. Hangi düşünceden olursa olsun, hangi fikirden olursa olsun, hangi zikri söylerse söylesin, hangi benliği taşıyor olursa olsun; fark etmeksizin Dersim’in bütün halkına hitap edecek bir vizyona fazlasıyla sahip olduğumuzu düşünüyoruz. Evet bağlamımız İslamidir. İslam’ı referans alıyoruz. Ancak bu bağlamın bu bağlama sahip olmayanları da kuşatacağını iddia ediyoruz ve bu konudaki iddialarımızı elbette somutlaştıracağız.

RÛDAW: HÜDA-PAR’ın Dersim’de örgütlenme anlamında zorluklar yaşayacağını düşünüyor musunuz?

Muhammet Ata Yüksel: Biz Dersim’in kimliğini bozmaya değil, kimliğini inşa etmeye geldik. Yani biz buraya bir kimlik dayatmaya gelmedik. Dersim’in zaten bir kimliği var. Ben sözün başında çok net bir şekilde ifade ettim. Dersim’in zaten bir kültürü var, bir kadim inancı var. Ve yıllarca, belki de yüzyıllarca Dersim’de bu inanç bu kültür Dersim halkına hizmet etmiş. Dersim’in dağlarına, Dersim’in Munzur’una, Pülümür’üne hizmet etmiş. Dersim’i Dersim yapmış. Dersim’in aslında dışarıdan bir şeye ihtiyacı yok. Dersim’in bu öz be öz sahip olduğu değerlere, zenginliklere kavuşmaya, onlarla yeniden irtibat kurmaya ihtiyacı var. Şunu açıkça ifade etmek gerekir: biz buraya tanış olmaya, biz buraya işi kolay kılmaya geldik. Biz buraya sevmeye ve sevilmeye geldik. Dünyanın geçici olduğunun farkındayız. Biz bu dünyada birbirimizi sevmezsek, sevmez ve sevilmezsek birbirimizin işlerine kolaylaştırmazsak, tanış olmazsak bu dünyada yaşamamızın bir anlamı yok zaten. Bir mana ifade etmiyor. Bu nedenle bizim HÜDA-PAR olarak sloganımız da çok net aslında. Diyoruz ki biz tanış olmaya, işi kolay kılmaya, hep birlikte, hep beraber şehrimizi, tarihimizi, hafızamızı, kimliğimizi, kültürümüzü inşa etmeye talibiz. Tüm meselemizin özü budur aslında.

“HÜDA-PAR BİR ALEVİ PARTİSİDİR”

RÛDAW: Alevi toplumu Maraş, Çorum, Sivas, Madımak’ta çeşitli yöntemlerle defalarca katliama uğradı. Alevi toplumu hala bunun travması ve korkularını atlatmamışken sizin gibi muhafazakar bir partiyle buluşabileceğini düşünüyor musunuz?

Muhammet Ata Yüksel: Doğrusu biz alternatiflerin varlığına inanıyoruz. HÜDA-PAR evet, muhafazakâr bir yapıya sahip. İslami bağlamdan gelip belki de Sünni bir bağlamdan hatta Sünni Şafii ağırlıklı bir bağlamdan geliyor. Fakat bu şu anlama gelmiyor; Alevilikten çok uzak bir bağlam. Hayır. Doğrusu bana soracak olursanız ben bu iki bağlamı birbirine çok uzak görmüyorum. HÜDA-PAR’ın bağlamı ile Aleviliğin bağlamı birbirine çok yakındır. Hatta şunu iddia ediyorum; HÜDA-PAR bir Alevi partisidir, hatta bundan daha fazlasıdır. Aynı zamanda Sünni partisidir. HÜDA-PAR bir Kürt partisidir. Bundan daha fazlasıdır. Aynı zamanda bir Türk partisidir de, bir Arap partisidir de. Yani HÜDA-PAR bütün bu bağlamları kendi içinde kapsayabilecek potansiyele sahip. Şimdi HÜDA-PAR, eğer yakından takip ediyorsanız, kendilerini Hazreti Ali efendimizin takipçisi olarak kabul ederler ve kendilerini Ali’ye nispet ederler. Şimdi Aleviliğin de özü, kaynağı Ali’dir. HÜDA-PAR da aynı şekilde ilimle, irfanla hareket etmeyi kendine esas alıyor. Yine aynı şekilde zulme, zalime, zulüm kimden olursa olsun; karşı durmaya, buna karşı mücadele etmeye kendisini adamış bir hareket ve bunun için de tarihte, geçmişte çok da bedel ödemiş bir tabanı, kitlesi var. Bunu açıkça ifade edelim. Yani aslında suretler, isimler, görüntüler geçici ve muvakkattır aslında, bizim öze odaklanmamız lazımdır. Özünde çok da birbirinden uzak olmayan iki hareketten, iki topluluktan bahsediyoruz. Bu anlamda tabir yerindeyse kan uyuşmazlığı yaşayacağını düşünmüyorum. Yeter ki oturalım, tanış olalım, konuşalım ve birbirimizi tanıyalım. Zaten biz konuştukça, tanıştıkça aynı yolun yolcusu olduğumuzu çok net bir şekilde anlayacağız.

“CEMEVLERİ VE İNANÇ MEKANLARI YASAL STATÜYE KAVUŞTURULMALI”

RÛDAW: Alevilerin cemevlerine statü verilmesi yönünde uzun yıllardır mücadelesi var. Cemevlerine statü verilmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Muhammet Ata Yüksel: Şunu açık söyleyeyim: Biz bunu savunuyoruz. Yani cemevleri Alevilerin toplanıp birlikte semah tuttukları, birlikte inanç değerlerini paylaştıkları mekânlardır. Bizim için her inanç mekânı önemlidir ve değerlidir. Sadece Alevilik için değil biz Mevleviliğe de, Cerrahiliğe de aynı şekilde bakıyoruz. Bu mekanların ihyası ve imarı önemlidir. Bu mekanların bir statüye kavuşması önemlidir. Bu mekanların korunması önemlidir. Bu mekanların desteklenmesi önemlidir. Biz bütün bunları destekliyoruz. Bu konudaki atılacak olumlu her adımın da arkasında olduğumuzu da çok net bir şekilde ifade ediyoruz. Yani cemevleri dediğim gibi; Alevilik cemevlerinde vücut bulmuş ve bu topraklarda bir irfan mektebi olarak hizmet vermiş. Şimdi biz hizmet vermiş bu mekanları korumayalım, bu mekanları muhafaza etmeyelim, yaşatmayalım ve desteklemeyelim de ne yapalım diye sormak lazım.

RÛDAW: Şark İstiklal Mahkemesi’nde yargılanan ve idam edilen Dersim mebusu Hasan Hayri’nin mezarını ziyaret ettiniz. Neler söylemek istersiniz?

Muhammet Ata Yüksel: Şimdi geçenlerde biz Hasan Hayri Bey’in mezarını ziyaret ettik ve kendisi için Fatiha okuduk. Doğrusu onu biz start olarak kabul ediyoruz. Bizim bu ziyaretimizin amacı çok açık ve netti, aslında biz bir bağlam kurmaya çalışıyoruz. Daha doğrusu bir bağlam sahibi olduğumuzu göstermek istiyoruz. Köklerimizle yeniden buluşmanın yolunu açmaya çalışıyoruz. Hasan Hayri Bey, Dersim’in kahraman bir evladı, çok önemli bir değeri, vizyon sahibi, misyon sahibi ve halkı için gerçekten mücadele vermiş, büyük hizmetler etmiş ve bedel ödemiş bir şahsiyet. Çok genç yaşta Şeyh Said Efendi hadisesine karıştığı iddiasıyla yargılanıyor ve bu uğurda idama mahkûm ediliyor ertesi gün de zaten kendisi idam ediliyor. Ve şu anda mezarı da bildiğimiz üzere Elâzığ’da. Yani biz bu değerleri korumalıyız. Biz bu değerlerle bir bağ kurmalıyız. Bu değerlere karşı adil şahitlik vazifemizi yerine getirmeliyiz. Yani biz eğer bu değerlerimize sahip çıkmazsak, korumazsak, onları yaşatmazsak emin olun kendimize ait ne varsa hepsini kaybetmeye mahkumuz. Her şeyden önce biz kimliğimizi kaybedeceğiz. Çünkü tarihini kaybeden milletler hafızasını kaybederler, hafızayla beraber kimlik gider, kimlikle beraber de maalesef şahsiyet gider. Bizim tüm bunları muhafaza etmemizin yolu da tüm bu tarihi sembolik isimler ile doğrudan bir bağ kurmak. Bu bağ ancak bizi muhafaza edecektir ve gelecek nesillere bizden sonraki nesillere doğru bir şekilde ulaştıracaktır.

“ŞEYH SAİD VE SEYİT RIZA İKİ BÜYÜK DEĞER”

RÛDAW: Siz idam edilen Seyit Rıza’nın büstünü ziyaret ettiniz, ancak sizin de içinde bulunduğunuz Cumhur İttifakı ortağı MHP ve yine bu konuda aynı fikirde olan Vatan Partisi lideri Doğu Perinçek, Seyit Rıza heykelinin kaldırılması gerektiğini söylediler. Buna ne diyeceksiniz?

Muhammet Ata Yüksel: Öncelikle şunu düzeltmekte fayda var. Biz Cumhur İttifakı’nın içinde değiliz, biz AK Parti ile bir ittifak halindeyiz. Ve bu dönem yerel seçimlerde herhangi bir ittifak da yapmadık. AK Parti ile, biz bütün şehirlerde kendi başımıza girme kararı aldık. İlçe ve illerde şu an -4 büyükşehir belediyesi dışında- tüm il ve ilçe merkezlerinde biz kendi başımıza seçime katılıyoruz. Seyit Rıza mevzusuna gelecek olursak. Seyit Rıza da az evvel ifade ettiğim üzere sembol bir isim. Hasan Hayri Bey gibi o da. Kendi halkı uğruna mücadele vermiş bir halk kahramanıdır. Bizim için Şeyh Said Efendi hazretleri neyse Seyit Rıza da aynı anlama geliyor. Aynı anlamı ifade ediyor. İkisi de halkı için mücadele vermiş ve halkı için canını feda etmek suretiyle büyük bir bedel ödemiş iki tane tarihi büyük şahsiyettir. Bu iki büyük şahsiyet aynı zamanda bu milletin şahsiyetini de inşa ediyorlar, varlıklarıyla isimleriyle ve mefkureleriyle, fikirleriyle ve yaşamlarıyla ortaya koydukları mücadeleleriyle aslında bu milletin de şahsiyetini ve kimliğini inşa eden iki tane büyük değer. Bu iki değeri biz birbirinden ayırt etmiyoruz ve ikisi de aynı şekilde sahip çıkılması, aynı şekilde değerini koruması ve yaşatılması gerektiğini düşünüyoruz.

RÛDAW: Partiniz ile Hizbullah arasında sürekli bir ilişkilendirme kuruluyor. Bu yönde bazı partiler bunu söylem olarak dile getiriyorlar. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Muhammet Ata Yüksel: Maalesef siyaset kirli bir alan. Yani siyasetin tüm tarafları dürüst ve şeffaf bir şekilde hareket etmiyor. Dürüst ve şeffaf bir siyaset yürütmüyor. Daha çok kara propaganda, algı operasyonları, sindirme politikalarıyla siyasetlerini icra ediyorlar. Biz zaten HÜDA-PAR olarak siyaset sahnesine çıktığımız ilk andan beri şunu hep ifade etmeye çalıştık. Biz siyasete yeni bir soluk getirmeye çalışıyoruz. Biz dürüst siyaset, şeffaf siyaset, sindirme politikası olmayan, algı operasyonu olmayan bir siyaset ve  kirli olmayan bir siyaset, temiz bir siyaset getirmek istiyoruz. Yani siyasetteki varlığımızın amacı bu. Aslında biz siyaset yapmayabilirdik, buna mecbur da değildik. Yani toplumun her kesimi siyaset yapmak zorunda değil. Siyasetin o kirli alanına dahil olmak zorunda değil ya da siyasetin o şedit çarkıyla mücadele vermek zorunda değil. Ancak biz kendimizi sorumlu gördük. Mesul gördük. Bu konuda bir vazifenin bize düştüğünün farkına vardık ve siyasete girmek durumunda kaldık. Partimizin kurulduğu 2012 yılında siyasete çıktık. Biz özetle şunu dedik; kara propagandayla olmaz, iftirayla, çamur atmakla, itibar suikastlarıyla olmaz, siyaseti biz temiz, dürüst bir şekilde yapacağız. Çünkü siyasetin amacı zaten topluma hizmettir. Toplumun kimliğine, tarihine, yaşam tarzına, yaşam biçimine hizmettir. Toplumun tabiatla uyumlu bir şekilde yine toplumun tüm kesimlerinin kendi arasında uyum içinde yaşayabilmesi içindir, siyaset bunlara hizmet etmiyorsa bu siyaset olmaktan çıkmıştır artık. O ali cengiz oyunu olmuştur. Bambaşka bir alana evrilmiştir. Biz bize itham edilen her türlü töhmeti de reddediyoruz. Açıkça ifade ettik, bizim herhangi bir şekilde -onların iddia ettiği gibi, itham ettiği gibi- şiddetle, kaos ile bir bağımız yoktur. Aksine biz sözümüzün başında da ifade ettik. Biz İmam Ali’nin mektebinden besleniyoruz. İmam Ali’nin mektebinde ilim ve irfan vardır. Sulh ve selamet vardır. Halkın maslahatı vardır ve zulme karşı kıyam vardır. Zulme karşı mücadele vardır, itiraz vardır. Bizim üzerinde durduğumuz esaslar bunlardır. Kimse de bunlar dışında bizden herhangi bir şeyin sadır olmasını beklemesin ve ummasın.

“KÜRDİSTAN COĞRAFYASINDA İSMİ DEĞİŞTİRİLMİŞ OLAN YERLERİN İSİMLERİ İÇİN MÜCADELE EDİYORUZ”

RÛDAW: DEM Parti ve sol partilerin Dersim’deki ittifak sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Muhammet Ata Yüksel: Bakış açısını yakın gördüğünüz partilerle ittifak yapabilirsiniz. Yani bu anlamda bu partiler de kendi aralarında ittifak kurmuş olabilirler bu gayet normal. Siyasetin özünde olan şeyler bunlar. Fakat önemli olan bu ittifakın Dersim halkına gerçekten hizmet verip veremeyeceği. Yani bu potansiyeli taşıyor mu, taşımıyor mu; bu sorunun cevabını aramak lazım aslında. Yani ittifak dediğimiz şey zahiri bir şeydir. Biz öze bakacağız. Gerçekten bu ittifak Dersim’e hizmet verecek mi, Dersim’e faydalı olacak mı, Dersim’e menfaati olacak mı, Dersim maslahatlarını gözetecek mi ve Dersim’i gerçekten Dersim yapacak mı? Mesela en basitinden bu ittifak başa geldiği zaman belediye binasına Dersim’in adını vuracak mı? Bu çok önemli bir şey. Biz vuracak mıyız, çok güzel bir soru sordunuz. Doğrusu biz sadece Dersim değil bütün bir Kürdistan coğrafyasında ismi değiştirilmiş olan yerleşim yerlerinin isimlerinin iade edilmesini ve bunun resmi düzeyde de resmiyete geçirilmesini ısrarla savunuyoruz, ısrarla dile getiriyoruz ve ısrarla bunun için mücadele ediyoruz. Yani bu coğrafyanın adı eğer Kürdistan ise biz buraya Kürdistan diyeceğiz, tarih böyle diyorsa biz de bunu söyleyeceğiz. Taraflar bunu söylüyorsa biz de bunu söyleyeceğiz.

“ZAZACA VE KURMANCİ SEÇMEMELİ DERS OLMALI”

RÛDAW: Başkan seçilmeniz halinde Kurmanci ve Zazakinin konuşulduğu Dersim’de bu anlamda nasıl bir çalışma yapacaksınız?

Muhammet Ata Yüksel: Elbette her dil önemlidir. Her dil bizim için değerlidir; ben Türkçeyi de en az Kurmanci ve Zazaki kadar seviyorum. Muhafaza edilmesi ve geliştirilmesi gerektiğine inanıyorum. Ve bu uğurda eğer elimden bir şey geliyorsa yapmaya da hazırım. Benim yaramdır Kurmanci ve Zazaki. Benim derdimdir. Benim mesuliyet alanımdır. Benim omuzlarımdaki vazifedir. Ben nasıl ki kendi pratik hayatımda, güncel yaşamımda Kurmanci ve Zazakiyi aktif bir şekilde kullanıyorsam, bu memleketin insanının da bu Kurmancıyi ve Zazakiyi kendi güncel yaşamlarında, pratik hayatlarında kullanabilmelerinin sağlanması gerektiğine inanıyorum. Biliyorsunuz Kürtçe seçmeli ders olarak şu an okullarda mekteplerde okutuluyor, ortaokul öğrencilerine. Bu güzel bir uygulama lakin biz seçmeli ders değil de bunun seçmemeli ders düzeyine çıkarılması gerektiğine inanıyoruz. Bugün Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi seçmemeli olarak okutuluyor; okullarda şimdi mecburi bütün öğrencilere mecburi tutuluyor ancak istemeyen öğrencilerin aileleri bir dilekçe ile biz bu dersi istemiyoruz diyerek müdüriyete müracaat edebiliyorlar ve bu dersi almaktan muaf oluyorlar. Biz de Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı, Kürt nüfusunun yoğun olduğu şehirlerde, mahallelerde, ilçelerde Kürtçenin yani Zazaki ve Kurmancinin mecburi tutulması gerektiğini düşünüyoruz. İstemeyenlerin gidip dilekçe vermek suretiyle o dersi istemiyoruz demelerini ve bu dersten muaf tutulmalarını istiyoruz.

“SEYİT RIZA'NIN İSMİNİ TAŞIYACAK BİR KÜLTÜR MERKEZİ İNŞA ETMEK İSTİYORUZ”

RÛDAW: Dersim’e ilişkin ne tür projeleriniz var?

Muhammet Ata Yüksel: Bizim belediyecilik anlayışımızda sosyal, kültürel ve kalkınmacı anlayış iç içe geçmiştir. Yani biz hepsini atbaşı götürmeye azmeden bir hareketiz. Hem sosyal yönü olacak belediyenin hem kültürel yönü olacak hem de kalkınmacı yönü olacak. Bu anlamda külli bir anlayışa sahibiz diyebilirim. Bizim Dersim için de özel olarak geliştirdiğimiz bazı projelerimiz var. Hem sosyal projelerimiz var, hem kültürel hem de kalkınmacı projelerimiz var. Sosyal projelerimize örnek olarak bizim Dersim’in tabiatını biliyorsunuz; çok güzel bir tabiatı var, turistlerin ilgi odağı bir tabiatı var. Dağlarıyla Munzur çayıyla akarsularıyla mesire vadileriyle şeklinde. Biz istiyoruz ki doğa turizmini tabiat turizmini geliştirelim. Bu anlamda teşvik edici projeler geliştirelim. Bu anlamda biz istiyoruz proje kapsamında yürüyüş parkurları oluşturalım, bisiklet parkurları oluşturalım. Hem karayollarımız hem de şehir içi yollarımızı bisiklet kullanımına uygun hale getirelim. Bir de doğaseverlerin çok rahat bir şekilde konaklayabilecekleri her türlü ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri kamp alanları oluşturalım. Hem Munzur dağında bunu planlıyoruz, hem de Pülümür çayının uygun bir yerinde ya da Munzur çayının uygun bir yerinde bunu düşünüyoruz. Bununla beraber sosyal belediyecilik anlayışımıza örnek olarak yine biz aç ve açıkta kimse kalmayacak bizim belediye yönetimimiz altında diyoruz. Hiç kimse aç olmayacak hiç kimse açıkta kalmayacak. Herkes temel beslenme ihtiyaçlarını giderecek. Ve temel barınma ihtiyaçları giderilecek diyorum.

Kültürel projelerimize örnek olarak da bizim dersimin tarihi kültürünü, kimliğini yansıtacak bazı projelere imza atmak istiyoruz. Bunların başında Seyit Rıza'nın ismini taşıyacak bir kültür ve kongre merkezi inşa etmek istiyoruz. Yine Hasan Hayri Bey’in ismini taşıyacak bir enstitü kurmak istiyoruz. Özellikle bu enstitü ile biz Dersim'in tarihine, kültürüne ve kimliğine katkıda bulunmak istiyoruz. Eğitim literatürüne katkıda bulunmak istiyoruz. Ve bu enstitü bünyesinde biz projeler açacağız. Zazaki, Alevilik Dersim’in tarihi kültürü doğası üzerine yapılacak akademik çalışmaları biz destekleyeceğiz bu projelerimizle.

Bunun yanında bizim anadil projemiz de var. Alişer adını vermiş olduğumuz bir çocuk kreşi projemiz var. Birkaç mahallemiz var Dersim’de. Her yıl bir mahallede olmak üzere bunu yaygınlaştıracağız bu kreş projemizi. Biz bu kreş kapsamında hem çocuklarımızı 4-6 yaş arası yaş aralığında olan çocuklarımızı eğiteceğiz hem de onlara anadillerinde Zazaki, Kurmanci olmak üzere birtakım eğitimler vereceğiz. Bunlar da bizim kültürel projelerimize örnektir.

Öte yandan elbette bizim çok önem verdiğimiz bir projemiz daha var. O da Seyit Rıza konağını yeniden inşa etmek. Biz Seyit Rıza konağını Munzur dağının taşıyla toprağıyla, Munzur dağının insanıyla, el birliğiyle, imece usulüyle yeniden konak haline getirmek istiyoruz. Keza bu konağı Seyit Rıza’ya ait hatıraları yeniden canlandıracak şekilde müzeye çevirmek istiyoruz ki bu hatıralar kaybolmasın bu hatıralarımızı yitirmeyelim ve geleceğe biz bunları uygun bir şekilde taşıyalım. Bu ve benzeri bizim hem sosyal hem kültürel hem de kalkınmacı anlayışımıza uygun projelerimiz var. Bu projelerimizi biz halkımıza açıklayacağız şayet Hak taktir ederse ve halkımız tercih ederse, biz belediye başkanı olursak belediye başkanlığı dönemimizde bütün projelerimizi uygulamak için elimizden geleni yapacağız. Adeta Dersim için seferberlik başlatacağız.