İmamoğlu: Savaştan uzak bir coğrafya, güçlü diplomasi arayışı içindeyiz

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, katıldığı ‘Ortadoğu ve Kuzey Afrika Barış ve İşbirliği Belediye Başkanları Toplantısı’ sonrası Ortadoğu’da barış, güçlü diplomasi ve hukukun üstünlüğü vurgusu yaptı.

Rûdaw İstanbul Temsilcisi Rawin Strek’in sorularını yanıtlayan İBB Başkanı İmamoğlu, medeniyetlerin ve inançların beşiği olan coğrafyanın mevcut durumuna ilişkin üzüntüsünü dile getirdi.

İmamoğlu, bölgede barış ve adaletin sağlanmasının, dayanıklı ve güçlü şehirler oluşturmanın temel koşulu olduğunu ifade etti.

İmamoğlu, konuşmasında kendisini "kadim coğrafyanın bir çocuğu" olarak tanımlayarak, bireysel ve kurumsal sorumluluklarına dikkat çekti.

Şöyle konuştu:

"Yaşadığım şehirde ve ülkemde barışın, huzurun, demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün var olması gerektiğine inanıyorum. Aynı zamanda bu değerlerin yakın coğrafyamızdaki ülkelerde de hâkim olması için katkı sunma sorumluluğunu taşıyorum."

Başkan İmamoğlu, barışın sadece şehirleri değil, aynı zamanda ülkeleri ve uluslararası ilişkileri de güçlendireceğini vurgulayarak, diplomasiye olan ihtiyacı şu sözlerle dile getirdi:

"Savaştan uzak bir coğrafya ve güçlü diplomasi arayışıyla hareket etmeliyiz. Herkesin hakkının ve hukukunun korunduğu şehirler, ülkelerin kalkınmasına ve uluslararası barışın tesisine katkı sağlar."

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu Rûdaw İstanbul Temsilcisi Rawin Strek’in sorularını yanıtladı:

Orta Doğu'da savaşlar, yıkımlar bir yandan devam ederken bir yandan da sizin öncülüğünüzle bir toplantı düzenliyorsunuz. Tabi bir sürü şey söylediniz ama asıl amacınız buradan ne çıkmasını umuyorsunuz?

Ekrem İmamoğlu: Açıkçası en güçlü amacımız birinci sıraya ihtiyaç olan barış. Yani savaştan uzak bir coğrafya, güçlü diplomasi arayışı, herkesin hakkının, hukukunun korunduğu şehirler, aynı zamanda ülkeleri besler. Ülkelerde o güçlü duyguyla aslında uluslararası bir barışı besler. Bakış açımız odur. Ancak böyle güçlü ve dayanıklı şehirler olabiliriz. Ve medeniyetlerin beşiği olan bu coğrafya, inançların da beşiği olan bu coğrafyanın bugün geldiği durum, gerçekten çok üzücü bir yerde. Ben kendi adıma sürekli başım öne eğik ya da ellerimin arasında kafam düşünerek niçin bu durumdayız demeyi kendime bir yönetici olarak yakıştıramıyorum. Çünkü ben bu kadim coğrafyanın bir çocuğuyum. Eğer o genetik ruhu taşıyorsam yaşadığım şehirde ve ülkemde barışın, huzurun, demokrasinin, adaletin, hukukun üstünlüğünün var olmasını ve yakın coğrafyamızdaki bütün ülkelerin de bu şekilde olmasına katkı sunma sorumluluğunu bana yüklediğini düşünüyorum ve bu düşünceyle dostlarımızı davet ettim. Bu bir başlangıç. Umarım daha güçlü buluşmaları bu duygu çerçevesinde yapmaya devam ederiz.

Rûdaw: Orta Doğu'daki krizli bölgelerden özellikle Irak, Suriye vs. Kuzey Afrika'dan çok konuğunuz var. Sizin bu adımlarınız biraz cesaret atılmış adımlar olarak da değerlendiriliyor. Zira sizin organize ettiğiniz ve özellikle Kürtleri ilgilendiren ya da başka krizli bölgelerdeki yöneticileri ilgilendiren davetlilerin olduğu toplantılar konusunda eleştiriler de alıyorsunuz. Bu konuda neler söylersiniz ve bundan sonrasıyla ilgili planınız nedir?

Ekrem İmamoğlu: Yani söyleyeceğim şu eleştiriler bizi doğrudan geriye itemez. Doğru nedir? Doğru, örneğin İstanbul'dan başlayalım. İstanbul'da yaşayan her insanımızın mutlu olması. Bu nedir? Bir kişiyi dışarıdan mı bırakacağız? Bırakamayız. Her insanı mutlu etme çabası, gayreti beni o zaman çok demokrat bir kişilik haline getirebilir. Bu çaba İstanbul'u güçlü kılar mı? Kılar. Bu ülkemi güçlü kılar mı? Kılar. Kimseyi dışarıda tutabilir mi? Tutmaz. Her bireyin hak ve hukukunun korunması konusunda bizim kendimize zemin oluşturacağımız çok güçlü belgeler var.

Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi'nden tutun da dünya hukuku açısından ortaya konmuş çok özel beyannameler var. Bunlara uyumlu işler yapabiliriz. Kendi medeniyetimiz, kendi duygularımız, bu ülkeyi oluşturan bütün toplumun içinde bulunan etnik kökenler, inançlar, kimlikler, onların değer verdiği duyguları, geleceğe nasıl birlikte taşıyabiliriz? Şartımız var tabii ki. Bu ülkenin bölünmez bütünlüğü, bu milletin birlik ve beraberliği, bizim tek bir bayrak altında güçlü bir beraberliğimiz, birlikteliğimiz ama her bireyin hakkının, hukukunun bireysel hak ve özgürlüklerin korunduğu bir birliktelikten bahsediyorum. Dolayısıyla bu duyguyu besleyen bir belediye başkanlığı yapıyorum ya da bir siyasi görüşe sahibim. Ben bu duygunun savunmayacak iyi niyetli bir insan olduğunu düşünmüyorum. O bakımdan bu duygumu aynı şekilde yakın coğrafyadaki diğer ülkelere de taşımak ve onlarla da paylaşmak istiyorum. Burada İran'ı da dışarıda tutmuyorum, Suriye'yi de dışarıda tutmuyorum, Irak'ı da dışarıda tutmuyorum ve oradaki etnik kökenleri ya da inançları da, yani bunun içinde Müslümanı da var, Hristiyan’ı da var, bunun içinde Sünni’si de var, Alevi’si de var, diğer mezhepler de var. O bakımdan esas olan insandır insanı yaşatırsan devleti yaşatırsın duygusudur, insan mutluysa şehir mutludur duygusudur. Benim baktığım pencere bu. Bunu daha eylemsel hale nasıl getirebilirim? İstanbul'u bir laboratuvar olarak yaşıyor ve yaşatıyoruz. Geliştiriyoruz, eksiklerimiz var. Bunu bize yükleyen binlerce yıllık tarihin sorumluluk duygusu var.

Umarım layık oluruz hem İstanbul'umuza. Hem güzel cennet vatanımıza, Türkiye'mize ve bu duyguyla beraber komşularımıza. Aynı şeyi Balkanlar'da yapıyoruz. Balkanlar'da 70 şehri aşan bir ağ oluşturduk 3,5-4 yılda. Müthiş saygı duyuyoruz birbirimize, müthiş geçişler sağlıyoruz. Bu bir başlangıç, bunu burada da büyütebiliriz ve o geçişleri sağlayabiliriz. Bu geçişlerin tepeden inme bir takım masalardan daha güçlü masalar olabileceğine de inanıyorum. Çünkü artık insanlar şehirlerimizde yaşıyor, milyonlarca. Oran artık %75-80-85. Kırsal'da yaşayan oran çok düştü. Bu bağlamda barışın da iyiliğin de birliğin de birlik beraberliğin de çocuk haklarının da kadın haklarının da gençlerin mutlu olmasının ya da geleceğe umutlu bakmasının da merkezi şehirlerimiz. Tüm bu duygularla hareket ediyoruz. İnşallah ilerleyen dönemde daha güçlü buluşmalarda birlikte oluruz.