KRV Parlamentosu üyesi Eğlence: Yeni yasa Almanya’da göçmen işçilerin kabulü konusunda kolaylık sağlıyor
Kuzey Ren-Vestfalya Parlamentosu Göçmen Dosyası Başkanı Gönül Eğlence, Almanya’ya iltica eden Irak vatandaşlarını sınır dışı etmek için özel bir karar olmadığını söyledi.
Bir kişinin sırf Iraklı olduğu için sınır dışı edilemeyeceğini belirten Eğlence, “Irak güvenli bir üçüncü ülke değil. Sınır dışı edilirse kişinin hayatı ne kadar tehlikeye girer? Örneğin, pek çok insan yalnızca siyasi olarak zulüm görüyor veya dinleri nedeniyle yaşamları tehlikede, bu yüzden sınır dışı edilemezler” dedi.
Kuzey Ren-Vestfalya'da “Nitelikli İşçi Göçmenlik Yasası”na öncülük ettiklerini belirten Eğlence, Kasım ayında kısmen uygulanacak olan yasa kapsamında sahada göçmenlerin kabulü konusunda kolaylaştırıcı adımlar atılacağını söyledi.
Kuzey Ren-Vestfalya Parlamentosu Yeşiller Grubu Başkan Yardımcısı ve Göçmen Dosyası Başkanı Gönül Eğlence, Rûdaw muhabiri Ala Şali’nin sorularını yanıtladı.
Rûdaw: Almanya, Irak başbakanından ülkede iltica hakkı verilmeyen Iraklıların geri gönderilmesini kolaylaştırması talebinde bulunmuştu. Ardından bizimle iletişime geçen birçok Kürt ve Iraklı göçmen de zor durumda oldukları ve başlarına ne geleceğini bilmedikleri söyledi. Sorum şu; Iraklılar sınır dışı mı ediliyor? Ya da sınır dışı edilenler kimler?
Gönül Eğlence: Tabii ki bahsetmemiz gerekebilecek birkaç farklı düzey var. Birincisi, Avrupa düzeyinde GEAS denilen Avrupa Ortak Dış ve Güvenlik Politikasıdır. Bu amaçla, tüm üye devletlerin içişleri bakanları bir araya geldi ve çeşitli kararlar üzerinde anlaştılar ancak üzerinde anlaşmaya varılan kararlar yasa olarak uygulanamaz. Bunun yerine, Avrupa Parlamentosu tarafından oylanmalı ve onaylanmalıdır. Şimdi paketin tamamını gözden geçirebileceğimiz konuşuluyor. Örneğin, AB dışındaki sınırlarda iltica sürecinin nasıl hızlandırılacağını tartışacaktır. Bunu istiyor muyuz istemiyor muyuz? Bu yasal olarak kabul edilebilir mi? Biz Yeşiller olarak bu süreci hem AB düzeyinde hem de diğer bazı gruplarla çok eleştiriyoruz. İnsan haklarına saygı gösterildiğinden emin olmak istiyoruz. Ayrıca herkesin olduğu gibi kalması gereken her bir insanın sığınma hakkı da vardır. Bunların aynı kaldığından emin olmalıyız.
Başka bir şey de, Federal Almanya'daki tartışmalarda maalesef sınır dışı edilmeden çok bahsediyoruz. Almanya'da ikamet etme hakkı olmayanların ister Irak'tan ister başka ülkelerden olsunlar sınır dışı edilmesi gerektiği savunuluyor. Elbette yasal temeller, belirli koşulları taşımayan kişilerin, örneğin tehlikeli kişilerin sınır dışı edilmesi gerektiği yönünde. Ama burada da özel durumlar da var. Birincisi, güvenli bir üçüncü ülkeden gelip gelmedikleridir. Irak güvenli üçüncü ülkelerden biri değil. Bu nedenle hiç kimse Irak'a sınır dışı edilemez. Iraklı olduğu için Irak'a sınır dışı edilemezler. Hayır, Irak güvenli bir üçüncü ülke değil. Irak güvenli bir üçüncü ülke olsaydı, bu kişilerin özel durumlarına bakılması gerekirdi. Sınır dışı edilirse kişinin hayatı ne kadar tehlikeye girer? Örneğin, pek çok insan yalnızca siyasi olarak zulüm görüyor veya dinleri nedeniyle yaşamları tehlikede, bu yüzden sınır dışı edilemezler. Bu kişiler sınır dışı edilmeyecektir. Bunun yerine Müsamaha Belgesi (Duldung) alırlar. Bu, geçici olarak kalabilecekleri anlamına gelir. Bu başka bir konu. Bu, olanların en az bölümü.
Rûdaw: Peki ama bir Iraklı başka bir Avrupa ülkesinden Almanya'ya gelirse ve orada parmak izleri varsa. Yani Dublin sistemini kastediyorum, o zaman ne olur?
Gönül Eğlence: Evet, Dublin sistemi daha önce bahsettiğim GEAS reformunun bir parçasıdır ve ardından prosedürü yeniden canlandırmak için bir girişimde bulunulmuştur. Dublin sisteminin aslında ölü olduğunu ve pek de iyi çalışmadığını söylemeliyim. Çünkü göçmenlerin geçtiği ülkelerin kendi açılarından hepsini bize geri gönderdiklerinde haklı olduklarını düşünüyorum. Sonra tüm bu göçmenler ülkemize geliyor. Yani teoride henüz Dublin sistemi kaldırılmış değil ve tam tersine bu ilk reformla GEAS reformunu canlandırmak istiyorlar ama dediğim gibi reform henüz tamamlanmadı. Ancak Dublin sistemi teoride uygulanabilir ve pratikte zordur. Çünkü göçmenlerin geldiği ülkeler birilerini geri alma konusunda hazırlıklı olmalıdır.
Aslında, Dublin sistemi olsun ya da olmasın, bireyin durumuna, sınır dışı edilmesi durumunda hayatına yönelik bir risk olup olmadığı açısından bakılmalıdır. Burada deport nedeniyle hayatı tehlikede olmayan insan sayısı çok azdır. Ama evet, sadece durumu güzel göstermek istemiyorum. Gerçeği söylemeliyiz. Dublin sistemi sadece teoride mevcuttur.
Rûdaw: Peki ya pratikte? Evet, birçok göçmen kaygı içinde yaşıyor. Birçok insan sınır dışı edilmekten korkuyor. Bu yüzden bugün size geldik. Birçoğu uzun yıllardır Almanya'da yaşadıklarını ancak sığınma hakkı alamadıklarını ve akıbetlerinin bilinmediğini söylüyor.
Gönül Eğlence: İyi olan şu ki bazı durumlarda ikamet yasası şansı devreye giriyor. Bu nedenle, birkaç farklı durum var. İkamet yasasının ilk fırsatı yalnızca geçici oturma izni almış kişilerin, belirli koşulları sağladıklarını kanıtlamaları halinde, oturma izinlerini nispeten kalıcı oturma izinlerine çevirme olanağına sahip olmasıdır. Kuzey Ren-Vestfalya'da biz, yasanın federal düzeyde yürürlüğe girmesinden önce uygulanmasında başı çektik. Sonra iki yasal prosedür daha var. Biri Nitelikli İşçi Göçmenlik Yasası. Yasa kabul edildi ve Kasım ayında kısmen uygulanacak. İkinci etap ise önümüzdeki yıl hayata geçirilecek. Kasım ayından itibaren hayata geçecek olan bölüm, yetenekli ve nitelikli kişileri ele alıyor. Mavi kart alıyorlar. Mavi kartla ilgili birçok detay var ve bunları burada anlatamam. Ama mesela sahada kolaylaştırıcılıktan bahsediyor. Ama mesela sertifikaların eşitlenmesini kolaylaştırmaktan bahsediyor. Ayrıca, yaz tatilinden önce Hristiyan Demokratlar ve diğerleriyle birlikte, sertifikaların eşitlenmesini daha az zorlaştırmak istediğimize dair bir öneriyi parlamentoda kabul ettik. Bunun yerine, daha hızlı ve daha kolay olmalıdır.
Dediğim gibi, karar federal düzeyde şimdi yeniden geliştiriliyor. Çünkü daha önce sadece yüksek gelir sınırı olan işlere izin veriliyordu, ancak şimdi yeni vasıflı göç yasası bu geliri azaltacak. Çok fazla nitelik aranmayacak. Bu, bir puan sistemi aracılığıyla kolaylaştırılmıştır. Tıpkı Kanada'da olduğu gibi, puanlı bir kart alabilirsiniz. Bu çok önemliydi. Biz Yeşiller, yasanın sadece yurt dışından gelenler için değil, Almanya'ya gelmiş olanlar için de geçerli olması gerektiğini çok güçlü bir şekilde destekledik. Yani, birisi burada uzun süre yaşamışsa, yeni Nitelikli Göçmenlik Yasası uyarınca kalma hakkını ikamet hakkına dönüştürebilir.
Rûdaw: Bu konuya da değineceğiz. Yani bu durum Almanya’da kalmaları için bir şans olacak?
Gönül Eğlence: Elbette çok doğru.
Rûdaw: Tamam. Bu yüzden iş gücü yasasına dönüyorum. Almanya ile Kürdistan Bölgesi ve Irak arasında bir anlaşma var mı? Çünkü bu, yasa dışı yollardan ziyade yasal yollara başvurmak isteyen birçok kişi için dikkat çekici bir konu.
Gönül Eğlence: Şu ana kadar Kalifiye İşçi Göçmenlik Yasası ile doğrudan ilgili böyle bir anlaşma yok ama bizim istediğimiz sınır dışı etme tartışmasıyla bir bağlantı kurmaktı. Hep evet diyen biziz. Bu nedenle, insanlar yasal olarak, yasal gerekçelerle sınır dışı edilmelidir, ancak bu şu anlama geliyor ve ülkelerle henüz uygun göçmenlik anlaşmalarımız yok. Bir yandan ülkeye dönüş söz konusu olduğunda yasal göç yollarını çok net bir şekilde göstererek, ülkelerle eşit düzeyde olmak ve gönderen ülkelerle eşit düzeyde müzakere etmek istiyoruz. Nitelikli İşçi Göçmenlik Yasası hakkında birçok bilgi yayınlamamız gerekiyor. Gönderen ülkelerde yoğun bir şekilde reklamını yapmamız gerekiyor, ancak hala bir göçmenlik anlaşması yok. Yeşiller olarak bunu talep ettik. Bunun olması gerektiğini düşünüyoruz.
Rûdaw: Son olarak şunu sormak istiyorum, bildiğiniz gibi mevsim koşulları elverdiğinde göçmenler deniz yoluyla kaçak olarak geliyor ve genellikle bunun bedelini hayatlarıyla ödüyorlar. İnsanların boğulmasını önlemek için neler yaptınız? Herhangi bir anlaşmanız var mı?
Gönül Eğlence: Konuyla ilgili çeşitli tartışmalar var. Birincisi, göçmenlik anlaşmaları yoluyla kaçakçılığın önlenmesi, böylece insanların hayatlarını riske atmak zorunda kalmamaları ve yasal olarak göç etmeleridir. Ama öte yandan, tüm yasalara rağmen insanlar hala deniz yoluyla geliyor. Burada denizlerde görev yapan kurtarma ekipleri devreye giriyor. Ne yazık ki, şimdi artan bir sorun var. AB ülkeleri arasında kaçak yoldan gelenleri yakalayan İtalya’daki gibi sağcı popülist partiler var. İtalya “yasa dışı gelen kişilerin ülkelerine geri gönderilmesi” kuralını uyguluyor. Bu AB düzeyinde büyük bir sorun.
Alman federal hükümeti olarak, denizde kurtarma çalışması yapan bağımsız kuruluşları desteklemek için milyonlarca dolar ayırdık. Şimdi AB'de bunu nasıl yapacağımız konuşuluyor. Yasal gereklilik nedir? Yasal zorunluluklar var. AB düzeyinde insanları kurtarmak gibi bir görevimiz var ama dediğim gibi bu nihayetinde siyasi bir mesele. İtalya, Yunanistan ve diğerleri bunun olmasını istemiyor. Bu nedenle sorun yaşıyoruz ve bunları çözmek zorundayız. Dolayısıyla konu şu anda Avrupa Parlamentosu'nda tartışılıyor. Biz Yeşiller konuyu parlamentoya taşıdık.
Rûdaw: Göçmenlerin yöneldiği Yunanistan'a daha fazla yardım yapılacak mı?
Gönül Eğlence: Aslında, GEAS reformu temelde bunu öngörüyor, ancak bunun böyle olup olmayacağını hala bilmiyoruz. Ama tabii ki Yunanistan ve İtalya'da olmalı. Büyük kamplarda olay yerinde olmalıyız. Tabii ki finanse etmemiz gerekiyor. Reformun uygulanıp uygulanmaması önemli değil. Desteklemek istiyoruz ama şimdi bunu hangi temelde yapabileceğimizi görmemiz gerekiyor. GEAS reformu gelsin ya da gelmesin, mültecilerin bireysel haklarının zarar görmediğini garanti altına almalıyız.
Rûdaw: Sayın Gönül Eğlence, bize vakit ayırdığınız için teşekkürler.
Gönül Eğlence: Ben de teşekkür ediyorum.