Kürtçe’nin hayaleti Ankara sokaklarında...

Duvar yazıları genelde tehlikeli yazılar olarak bilinir. Tabii Kürtçe yazılıyor ise tehlike artar.

 

En zor ya da en çatışmalı dönemlerde, Kürt gençlerinin en masrafsız ve etkili iletişim yöntemlerinden biri de olmuştur duvar yazıları.

 

Mardinli Kürt kızı Gulê Demir de bu korkudan payını yeterince alanlardan biri. Sosyal medyada daha çok İstanbul sokaklarında yaptığı Kürtçe yazılamalarla tanınan Gulê İstanbul’da üniversite öğrencisi... Şu sıralar Ankara sokaklarında.

 

Gulê Demir Rudaw’in sorularını yanıtladı.

 



Duvarlara Kürtçe yazılama yapmaya nasıl karar verdiniz?

 

Bilirsininiz her yıl, yılın en iyi duvar yazıları albümü yayınlamakta. Geçen senenin en iyi duvar yazılarına bakıyordum. Çok güzel çalışmalar vardı. Bunlar arasında hiç Kürtçe duvar yazısı olmadığını farkettim ve neden ben de Kürtçe yazmayayım dedim. Bu yıl boyunca duvar yazıları yazarsam yılsonunda ben de bir Kürtçe duvar yazıları albümü çıkarabilirim dedim. Bir kaçtane sprey boya aldım ve yazmaya başladım. Fakat yazarken arabesk ve politik olmamasına dikkat ettim. Tabii özellikle de Kürtçe’nin tüm lehçeleriyle olmalı dedim. Kurmanci, Zazakî ve Soranî gibi.

 

Neden siyasi yazılamalar yapmak istemiyorsunuz?

 

İstiyorum ki bir Kürt çocuğu veya orta yaşlarda bir Kürt kadını o yazıyı okuduğunda Kürtçe’nin de bir alfabesi olduğunu görsün. Kürtçe’nin bir dil olduğunu anlasınlar istiyorum. Onunla da duvarlara yazı yazılabildiğini görsün. Ben herkesin dikkatini çekmek istiyorum. Sadece siyasi şeyler yazarsam sadece taraflar okuyacak. Zaten kendi aralarında yeterince parçalanmışlar. Eğer sadece siyasi yazılamalar olursa bir taraf “Barzanici” diyecek, diğer taraf “Apocu” diyecek. Sadece bir tarafın okumasını istemiyorum. Tüm Kürtler’in onları okumasını istiyorum. Zaten siyasi yazılar yeterince yazılıyor.



Duvar yazıların için ne gibi tepkiler alıyorsunuz?

 

Bir keresinde bir duvara yazılama yaparken bir adamla karşılaştım. Adam, “Nedir bu? Neden duvarları kirletiyorsunuz. Zaten okunmuyorlar da” dedi. Kürtçe’yi kastetti. Biliyorum birilerinin eline fırsat geçse beni döverler de. Fakat Kürtler çok mutlu oluyor o yazıları görünce. Çünkü ilk defa Türkiye’de Kürtçe duvar yazıları yazılıyor. Evet, Kürdistan’da bu tür yazılamalar var. Fakat Türkiye’de yok.

 

Şimdiye kadar kaç şehirde duvar yazılamalar yaptınız?

 

Daha çok İstanbul’da yapıyorum. Fakat bir ara Eskişehir’de de birşeyler yazdım. Eskişehir biraz bu anlamda tehlikeli bir şehir. Yazarken korkuyordum. Bugün de Ankara’da birkaç yazılama yaptım. Nereye gitsem boya spreyimi de yanıma alıyorum kısacası.





Neden Ankara’ya geldiniz?

 

Arkadaşlarımı ziyaret etmek için geldim. Gelmişken de Ankara’da da birkaç yazılama yapayım dedim. Çünkü Ankara’da da bayağı kalabalık bir Kürt nüfusu var. Ankara’nın Eskişehir’e göre Kürtçe yazılama yapmak için daha güvenli bir şehir olduğunu düşünüyorum. Ankara’daki ilk yazılamamı da Zazakî yazdım. Soranice bir şeyler de yazmak istiyorum.

 

Yazılama yaparken korkmuyor musunuz hiç?

 

Evet, korktuğum anlar oluyor. Tehlikeleri var. Mesela bazen geceleri yazılama yapıyorum. Sabah bakıyorum, silmişler. Ben bir daha yazıyorum. Anneme ilk bundan bahsettiğimde bana, “Delirdin mi! Zaten her yerde Kürtleri gözaltına alıyorlar. Zindanlara atıyorlar” dedi. Babam da kızdı. Yani onlar daha çok korkuyor. Zaten her gün Kürdistan’da bir sürü ölüm haberi alıyoruz ve ben Kürtçe yazılama yapıyorum. Fakat annem ve babam da bu yazılamaları gördüğünde çok mutlu oluyorlar. Bu da benim sanatım.

 

Yazılama yaparken ne gibi sıkıntılar yaşıyorsunuz?

 

En sıkıntılı durum sprey parasını bulma durumu. Daha çok burslarımdan karşılıyorum. Yani cebimden veriyorum. Param olmadığında yazamıyorum. Yani çoğunlukla yazamıyorum. Fakat bir keresinde bir arkadaş mesaj atmıştı bana. Demişti ki, “Sana sprey parası yollamak istiyorum.” Ben hayır dedim. Fakat daha sonra çok pişman oldum.

 



Daha çok hangi yazılamalarınız beğenildi?

 

Cegerxwin’in meşhur sözü, “Ger em nebin yek em ê herin yek bi yek” (eğer birleşmezsek tek tek yok olacağız) en çok beğenilen yazılamam oldu. Öyle sanıyorum ki biz Kürtler’in en çok ihtiyacı olduğu şeylerden biri birlik olmak. İkincisi de “Hembêzek maç û barek şekir”(Kucak dolusu öpücük ve bir yük şeker) yazılaması oldu. Sanırım bu da Kürtler olarak aşka da ihtiyacımız olduğunu gösteriyor.