İlgiliz Başkonsolos: Kürdistan kızgın bir çemberin içerisinde
Temmuz 2019’da göreve başlayan İngiltere'nin yeni Erbil Başkonsolosu James Thornton, Kürdistan Bölgesi’ni çok sevdiğini, insanlarını “misafirperver ve cana yakın” bulduğunu söyledi.
Kürdistan Bölgesi’nde istikrarın sürdürülebilmesi için hükümetin şu an yaptıklarını devam ettirmesinin yeterli olacağını vurgulayan James Thornton, “Komşuları ile iyi ilişkileri olmalı. Kürdistan Bölgesi kızgın bir çemberin içerisinde, bu yüzden etrafında dostlara ihtiyacı var” dedi.
Thornton, “Peşmerge Güçleri’nin modernize edilmesini ve 21’inci yüzyılın koşullarına göre etkili bir ordu olmasını, siyasi partilerin değil, hükümetin kontrolü altındaki bir askeri güç olmasını çok önemsiyoruz” ifadelerini kullandı.
İngiltere hükümetinin Türkiye’nin Rojava’daki operasyonundan oldukça rahatsız olduğunu vurgulayan İngiliz Başkonsolos, “Çatışmaların durdurulmuş olması önemli ve bu ateşkes devam etmeli” diye konuştu.
Suriye hükümeti ile görüşmeler konusunda Rojava halkının kendileri için iyi olduğuna inandıkları kararı vermesi gerektiğini ifade eden Thornton, İngiltere’nin Irak ve Rojava’da tutuklu bulunan IŞİD’li esirleri geri almayı düşünmediğini söyledi.
İngiltere'nin yeni Erbil Başkonsolosu James Thornton Rûdaw’ın sorularını yanıtladı.
Sayın Thornton, Temmuz ayından beri Kürdistan’dasınız, bu süre zarfında şehirleri gezme fırsatı buldunuz mu? Kürdistan toplumunu nasıl buldunuz?
Temmuz ayında buraya geldim ve bu süre zarfında üç-dört defa Süleymaniye’yi ziyaret ettim, Duhok’a da gittim. Barzan’da Mele Mustafa Barzani’nin mezarını ziyaret ettim. Ranya’ya gittim orada İngiliz arkeologlar iki tarihi yapıyı araştırıyor. Bu da Kürdistan Bölgesi’nde uygarlık tarihinin ne kadar geçmişe dayandığını bize hatırlatıyor. Bu tarihi yapılardan biri Asurilere ait ve geçmişi Millattan Önce 700 yıllarına dayanıyor. Diğeri ise Perslere yani İranlılara ait bir yapı, o da Millattan Önce 100’üncü yüzyıldan kalma bir yapı. Dolayısıyla bölgenin kadim tarihinden haberdarım ayrıca bölgenin kültürü hakkında da ayrıntılı bilgiler edindim. Burada birkaç farklı resim sergisine katıldım. Bölgeyi daha yakından tanıma arzusundayım. Kürdistan Bölgesi’ni seviyorum, insanları misafirperver ve dostcanlısıdır. Eşim burada yediğim kebaplar yüzünden aldığım kilolardan şikayetçi.
Çok kebap yemişsiniz, iyi de gezmişsiniz, ben sizin kadar gezmedim. Şunu öğrenmek istiyorum; Londra’nın Kürdistan Bölgesi’ne bakışı nasıldır?
Biz Kürdistan Bölgesi ile güçlü ilişkilerimiz olması konusunda ısrarcıyız. Birkaç yıldır İngiltere’nin yeni konsolosluğunu inşa etmekle meşgulüz ki öncekinden daha büyük olacak. Bu büyükelçiliğimiz daha önce çalıştığım iki ülkenin büyükelçiliklerinden daha büyük. Daha önce İngiltere’nin Bolivya ve Zambia büyükelçisiydim. Bu bizim Kürdistan Bölgesi’ne verdiğimiz önemin bir göstergesidir. Bu ilişkiyi daha da iyi yerlere taşımak istiyorum, sadece hükümetle de değil. Kürdistan Bölgesi Başkanı, Başbakan ve Başbakan Yardımcısı ile çok iyi ilişkilerimiz var. Kürdistan Demokrat Partisi ve Kürdistan Yurtseverler Birliği ile de ilişkilerimiz var. Doğsuru ilişkilerimiz çok iyi düzeyde. Fakat siyaset çerçevesinden çıkıp halkı daha fazla tanımak istiyorum. Bunun için çabalarım oldu, TEDx’te konuştum. Kültürüel aktivitelerde hazır bulundum. Genç ve kadın gruplarla görüştüm. Çünkü bu kesimlere önem verilmesi gerektiğine inanıyorum, özellikle de gençlere. Ayrıca kadınların Kürdistan toplumuna katacağı çok şeyler var. Onlarla yakınlaşmak ve çalışmaları için teşvik etmek istiyorum.
Sizden önceki başkonsolos da aynı şekilde güçlü ve istikrarlı bir Kürdistan’ı desteklediklerini söylüyordu. Irak’ın kuruluşundan bu yana İngiltere bölgede güçlü bir devlet konumunda. Güçlü ve istikrarlı bir Kürdistan için Londra nasıl bir çaba içerisinde?
Kürdistan Bölgesi istikrarlı bir bölge olduğu için mutluyum. Kanımca bu istikrarın sürdürülebilmesi için Kürdistan Bölgesi’nin şu an yaptıklarını devam ettirmesi yeterli. Komşuları ile iyi ilişkileri olmalı. Kürdistan Bölgesi kızgın bir çemberin içerisinde, bu yüzden etrafında dostlara ihtiyacı var. Somut söylemek gerekirse Bağdat ile güçlü ilişkiler Irak Kürdistan Bölgesi’nin de çıkarınadır. Bu da maliye, petrol ve borç yapılanması gibi konularda uzun surely bir anlaşma anlamına geliyor. Aynı zamanda güvenlik sorunlarının çözülmesi ve uzun vadede tartışmalı bölgeler için anayasada geçerli maddelerin uygulanmasını içeriyor. Bu çok önemli. Bir diğer konu da Kürdistan Bölgesi’ndeki her iki tarafın bir bölge gibi ortak çalışmasıdır. Mevcut hükümet de çok güçlü bir hükümet ve reform programını uyguluyor.
Bahsettiğiniz konular, örneğin Anayasa’nın 140’ıncı maddesi, Kerkük ve bütçe konusu 2014’ten beir Erbil ile Bağdat arasındaki en büyük sorunlar. Kürdistan Bölgesi’nin önümüzdeki yıl için bütçesinin garanti ile ödenmesi için neler yapabilirsiniz?
Bağdat hükümeti ile anlaşmayı mı kastediyorsunuz? Şu an bu biraz zor çünkü yakın bir zamanda Başbakan’ın göreden çekilmesi gündemde. Diğer yandan bu konuda atılacak adım Kürdistan Bölgesi’nin vereceği karara bağlı. Fakat bence böyle bir anlaşmayı daha Adil Abdulmehdi başbakan iken yapmak daha iyi olur. Genel olarak söylemek gerekirse Bağdat’la iyi bir anlaşmaya ihtiyaç var.
Öte yandan biz Irak’taki durumdan endişe duyuyoruz. Bu gösteriler sivil halkın haddinden çok bıkmış duruma geldiğini gösteriyor. Bu bıkkınlığın çözülmesi gerkiyor. Reformlar yapılmalı, Irak’ın her tarafında halka hizmet ulaştırılmalıdır. Gösteriler barışçıl olmalı ve göstericilere karşı tavır da sert olmamalıdır. Yüzlerce kişiyi öldürmek olmaz ve bu ölümler durdurulmalıdır.
Sizce şu an başbakanın görevden alınması için henüz erken değil mi? Çünkü iktidara yeni geldi ve henüz reform programını hayata geçirecek zaman ve fırsatı bulamadı.
İyi, bakın, Iraklılar ve ülkedeki siyasi sistem başbakanın ne zaman değişeceğine karar verir. Biz kendilerine ne yapmaları gerektiğini söyleyemeyiz. Bizim görmek istediğimiz güçlü ve kendi kararlarını veren bir Irak görmektir. Güçlü bir ekonomiye sahip, gelişmiş, gelirlerinden iyi bir şekilde faydalanabilen, özel sektöre ve ekonomik faaliyetlerin geliştirilmesine önem veren, sadece petrol ve doğal gaz gelirlerine bel bağlamayan bir Irak görmektir.
Bazı şefafiyet ve yolsuzlukla mücadele örgütlerinin raporlarına göre Irak’ta 450 milyar dolar kayıp. Bu hükümet bir yıl içerisinde tüm bu açıkları kapatabilir mi?
Tüm kamu kuruluşlarının halkın çıkarları için çalıştığını ve genel hizmetlerin sağlandığını gösteren güçlü bir reform programına ihtiyaç duyulduğu açıktır. Ayrıca ülke gelirinin halkın çıkarları için sarfedildiğini gösteren şefaf bir gelir gider tablosunun çıkarılması gerekiyor.
Irak Parlamentosu anaysanın bazı maddelerinin düzenlenmesi konusunda karar aldı. Kürtler anayasada Kürdistan Bölgesi’nin haklarının korunduğu maddelerin değiştirilmesinden endişe duyuyor. Bu maddelere dokunulmaması için İngiltere nasıl bir rol üstlenebilir?
Bakın, 2005 anayasası Kürtlere somut bir statü sağladı. Anayasada bir değişiklik olacaksa tüm Iraklıların üzerinde uzlaştığı bir şekilde olmalı.
Bildiğiniz gibi Irak Parlamentosu’nda bütçe ve diğer bazı konularda kararlar çoğunluğun oyuyla alındı ki bu kararların taraflar arasında uzlaşıyla alınması gerekiyordu. Kürdistan Bölgesi’nin çıkarlarını yadsıyan çoğunluğun oylarıyla alınmış bir karar olursa Kürdistan Bölgesi’nin nasıl bir tavır alması gerekir?
Irak’ta bir denge var ve Kürdistan Bölgesi’nin hakları anayasada garanti altına alınmıştır. Ayrıca demokrasinin garanti altına alınmasını sağlayan bir çok farklı madde var. Bu denge içerisinde olacak tüm değişikliklerin iyice hesaplanması gerekiyor ve Kürdistan Bölgesi de dahil tüm Iraklıların rızası temelinde olması gerekiyor.
İngiltere hükümetinin Amerika ve Almanya ile ortaklaşa Peşmerge Bakanlığı’nın yeniden örgütlendirilmesi ve reforma tabi tutulması konusunda ortak bri projesi bulunuyor. Sizin bu konuda belirgin rolünüz nedir?
Bu konudaki reformlar Kürdistan Bölgesi hükümeti tarafından uygulanıyor. Kürdistan Bölgesi Başbakanıgöreve başladığında bu sürecin uzatıldığını açıkladı. Biz de teknik yardımda bulunuyoruz. Peşmerge Güçleri’nin modernize edilmesini ve 21’inci yüzyılın koşullarına göre etkili bir ordu olmasını, siyasi partilerin değil, hükümetin kontrolü altındaki bir askeri güç olmasını çok önemsiyoruz.
Şimdiye kadar İngiltere’de hazırlanan program kapsamında Peşmerge Bakanlığı bünyesinde dört tugay bu sistem çerçevesinde örgütlendirilmiş durumda. Belli ki sizin bu konuda belirgin bir rolünüz var…
Biz reformların niteliği konusunda Peşmerge Bakanlığı’na danışmanlık desteği sunuyoruz. Sözkonusu tugayların Peşmerge Bakanlığı bünyesinde reforme edilmesi süreci başlamış bulunuyor. Koalisyonun desteğiyle bu güçlere askeri destek sağlanıyor. Bu tugaylarla başladık, tüm peşmerge güçlerinin doğrudan hükümetin kontrolü altında örgütlendirilmesi gerekiyor.
Bölgede ve özellikle de Suriye’de hızlı değişimler yaşanıyor. İngiltere’nin gözünden Rojava’daki deneyim veya Suriye’deki Kürtlerin geleceği nasıl okunuyor?
Biz Türkiye’nin bölgedeki operasyonundan oldukça rahatsızız. Çatışmaların durdurulmuş olması önemli ve bu ateşkes devam etmeli. Halkın göçettiğini görmek istemiyoruz. Suriye’nin genelinde insan haklarına saygı duyulmalıdır.
İngiltere hükümeti bu operasyona karşı olduğunu Türkiye’ye de doğrudan iletti ancak Türkiye bu uyarıları dikkate almadı. Savaş ve çatışmaların durması, insanların ölmemesi için daha neler yapılabilir?
Anladığım kadarıyla operasyonlar durmuş, çünkü ateşke sağlandı. Ateşkesin devam etmesini ümid ediyorum. Askeri operasyon yapılmasını ve sivil insanların zarar görmesini istemiyoruz. Halkın eskisi gibi huzur içinde yaşamasını istiyoruz.
Sizce Rojava’da Kürtlerin önündeki en iyi yol ve seçenek nedir? Ne yapmaları gerekiyor?
Istikrar ve huzurun sağlanması için tüm taraflarla çalışmaları gerekiyor.
Şimdi Şam yönetimi ile bir anlaşma arayışı var. sizce bu iyi bir seçenek mi?
Kendileri için iyi olduğuna inandıkları kararı kendileri vermeli. Biz gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Belirttiğim gibi biz bölgede barış ve huzurdan yanayız. Biz insan haklarına saygı duyulduğunu, bölgenin ekonomik anlamda kalkındığını ve halkın evlerine dönerek eski yaşamlarını sürdürdüklerini görmek istiyoruz.
Tüm bunlar için size de rol düşmüyor mu? İngiltere’nin Suriye’deki rolü ne?
Suriye krizinin başladığı 2011’den beri İngiltere’nin rolü barışı sağlamak için çaba sarfetmek olmuştur. Biz bunca yıldır devam eden ölüm ve yıkımlardan oldukça büyük endişe duyuyoruz. Bu ülkede bir milyondan fazla sivil insan öldü. Ölümlerin çoğu rejim güçlerinin elinden oldu. Barış koşullarının oluşması için çok çalıştık, ayrıca rejim ve rejime yakın bazı kişilere ambargo uyguladık. Savaş mağduru sivillere insani yardımda bulunduk. Uluslararası kamuoyu oluşturmak için çok çaba sarfettik fakat malesef Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde Rusya bu çabalarımızı engelledi.
Siz güvenli bölgenin sadece Türkiye tarafından kontrol edilmesini kabul ediyor musunuz?
Bu konuda görüşmeler yapılıyor biz müzakerelerde bir taraf değiliz. Barışın sağlanması, insan haklarına saygu duyulması ve sivillerin yerlerinden edilmemesi konularında endişlerimiz dile getirilmiştir. Bölgedeki barış ve huzur korunmalıdır.
Ebubekir Bağdadi’nin öldürülmesinin ardından IŞİD’in özellikle de Avrupa’da yeninden bir tehdit olması olasılığı tartışılıyor. Sizce böyle bir tehdidin tekrar başgöstermesi gibi bir olasılık var mı?
Bağdadi’nin yarattığı tehdidin ortadan kaldırılması bizi de sevindiriyor. Fakat IŞİD’in tamamen bittiğini düşünmüyorum. Kendisini yeniden örgütleyebilmesi olasılığı var. IŞİD’in Irak’taki terör saldırıları bitmiş değil. Malesef bu terör saldırıları devam ediyor. Tehlike şu ki IŞİD uygun zamanı bekliyor. Tartışmalı bölgelerde gizlenmiş durumda. Bu bizim açımızdan da büyük bir tehlike. Bu nedenle uluslararası koaliyonun bir parçası olarak bölgede IŞİD’e karşı faaliyetlerimiz sürüyor.
IŞİD’in yeniden ortaya çıkmasını engellemek için ne yapılmalı? İngiltere Rojava’da tutuklu bulunan IŞİD’li İngiliz vatandaşlarını geri alacak mı?
Hayır, bizce esirlerin suç işledikleri bölgede tutuklu bulunması daha iyi olur. Bu konuda Irak hükümeti ile görüşük. Bu konu hala netleştirilmiş değil. IŞİD’in yeninden canlanması engellemek için de uluslararası koalisyonla birlikte askeri çabalarımız devam etmeli. Fakat tartışmalı bölgelerin temizlenmesi için Irak güvenlik güçleri ile peşmerge arasında koordine olmalı. Daha önce oluşturulan güvenlik mekanizması aktifleştirilmeli ve ortak operasyonlar gerçekleştirilmeli. IŞİD’e karşı mücadelede ortak sorumluluklarımız var. Birde endirekt olarak IŞİD’i yaratan koşullara karşı mücadele edilmeli, halkın örgütün ideolojisine doğru kayışı engellenmeli. Musul, Kerkük ve elbette Irak’taki diğer kentlerde de halka uygun hizmet koşulları sağlanmalı. Halkın ümidi hükümet olmalı, IŞİD gibi örgütler değil.
Bir de ülkenizin geliştirdiği güzel bir projeden bahetmek istiyorum. Kürdistan Bölgesi’inden öğrencilerin İngiltere’ye götürülmesi projesi olan Chevening. Şimdiye kadar kaç öğrenci götürüldü? Bu program yıllık mı, ne kadar sürecek?
Chevening programından bahsetmeyi çok istiyorum. Okumaları için bir grup çalışkan Kürdistan ve Iraklı öğrenciyi İngiltere’ye gönderdik. Birkaç hafta önce bu kapsamda programa alınan bir grup öğrenci ile görüştük. Program geleceğin liderleri olma hülyası olan öğrencileri kapsıyor. Bu öğrenciler İngiltere’nin en iyi üniversitelerinde master yapma imkanı kazanıyor. Daha sonra ülkelerine dönüp burada çalışmaya başlıyorlar. İngiltere’de eğitim sistemi, kişiyi kendi ayakları üzerinde durabilme, durumu değerlendirebilme, kendi görüşüne sahip olabilme, kamusal alanda ve çalışma alanında kendi işine sahip olabilme konusunda yetkinleştirmesiyle tanınıyor. Biz bunu dünya genelinde chevening programı kapsamında eğitimini tamamlamış öğrencilerde gözlemleyebiliyoruz.
Şimdiye kadar 11 öğrenci alınmış, öyle değil mi?
Evet, bu sayı doğru.
Her yıl aynı sayıda öğrenci alınacak mı?
Sayı yıllara göre değişebilir. Önümüzdeki iki yılda da üst üste aynı sayıda öğrenci alacağız. Irak için 22, eb fazla 24 sandalye ayırıldığını söylemem lazım. Fakat bu sayı içerisinde Kürdistan Bölgesi’nin payına düşen oran daha yüksek çünkü burada İngilizce bilen çalışkan ve zeki öğrencilerin sayısı daha çok.