Mandela'nın torunu: Kürt halkı yalnız değildir
Nelson Mandela'nın torunu Dr. Siyabulela Mandela 2. Erbil Forumu’na katılmak üzere Erbil’e geldi. Rûdaw Medya Grubu’na konuk olan Mandela, Kürtlerin mücadelesini yakından takip ettiklerini ifade etti.
Kürtlerin tarihi ile Güney Afrika’nın tarihi arasında benzerlik kuran Mandela, “Kürtlerin tam bağımsızlık ve federalizm mücadelesi için nasıl durmadan savaştıklarını biliyoruz” dedi.
Kürtlere yapılan haksızlıklara değinen Mandela, “Tarih aracılığıyla Kürtlerin Türkiye, Suriye, Irak ve İran'da birçok soykırıma uğradığını biliyoruz” ifadelerini kullandı.
Siyabulela Mandela Rûdaw TV’de Şaho Emin’in sorularını yanıtladı:
Rûdaw: Dr. Mandela sizi gördüğüme sevindim.
Siyabulela Mandela: Ben de sizleri gördüğüme sevindim. Beni konuk ettiğiniz için teşekkürler.
Rûdaw: Nelson Mandela’nın gençliğindeki ve mücadeleyi anlatan filmler izlediğimi biliyor musunuz? Genç ve yakışıklıydı. Siz de ona benziyorsunuz. Bunu biliyor muydunuz?
Siyabulela Mandela: Ona benzetilmeyi değerli buluyorum. Daha önce de ona benzetildiğim olmuştu.
Rûdaw: Yani bunu duymuş muydunuz?
Siyabulela Mandela: Evet.
Rûdaw: Rûdaw’a hoş geldiniz. Kürt halkınız büyük Kürdistan’da ve özellikle de Kürdistan’ın bu bölümünde Nelson Mandela’yı çok sevdiğini biliyor musunuz?
Siyabulela Mandela: Evet, biliyorum.
Rûdaw: Buraya gelmeden önce Kürdistan hakkında neler duymuştunuz?
Siyabulela Mandela: Kürt halkının tarihi, Güney Afrika siyahilerinin tarihine benziyor. Tarih aracılığıyla Kürtlerin tam bağımsızlık ve federalizm mücadelesi için nasıl durmadan savaştıklarını biliyoruz.
Kürtler, 1920'lerden bu yana haklarının tanınması için durmadan savaştı. Genel olarak Kürt halkı için, Kürt halkının bağımsız bir ülkeye sahip olma hakkı için savaştı. Dolayısıyla halkımızı, özellikle de Güney Afrikalı siyahileri Kürtlere bağlayan şey, bağımsızlık mücadelesidir. Adaletsizliğin farklı biçimlerine karşı verilen mücadele bağıdır.
Nelson Mandela'nın zamanında Güney Afrika'daki Apartheid Rejimi’ne karşı amansız bir mücadele verdiğini biliyorsunuz. Bu yüzden Kürt halkıyla tıpkı benim halkımın kendi kaderini tayin hakkı, bağımsız bir ülkeye sahip olma hakkı için mücadele etmesi gibi benzer bir geçmişe sahip olmanın sevincini paylaşıyoruz.
Kürtler, tarih boyunca 1920'lerden bu yana baskıya maruz bırakılmış, hakları yok sayılmıştır. Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ndeki haklarından mahrum bırakıldılar. Kürt halkına o zamandan beri İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nden yararlanma fırsatı hiç verilmedi.
Kürt halkı gibi, Güney Afrika'daki birçok siyahi de kolonyalizm döneminde Apartheid sisteminde bu durumdan geçti. Büyük büyükbabam Nelson Mandela da özgürlükçü hareketin bir parçasıydı.
Bu, bilginin bir nesilden diğerine ve sonraki nesle ve bize nasıl aktarıldığına dair bir tür tarih. Dolayısıyla Kürt halkı da bizim gibi ve ortak mücadelemiz aynı. Bu nedenle Nelson Mandela 1990'da serbest bırakıldığında "Filistin halkı ve Kürdistan'daki Kürt halkı da dahil olmak üzere dünyanın mazlum halkları özgür olana kadar bağımsızlığımız tamamlanmış sayılmaz” demişti. Dolayısıyla Kürt halkı bizim halkımıza çok benziyor ve ortak bir tarihi ve mücadeleyi paylaşıyoruz. Bu nedenle de onların Orta Doğu'da Kürt halkının tam bağımsızlığı için verdiği mücadele hakkında daha fazla konuşmak için bugün Kürdistan'dayım.
Rûdaw: Peki, Nelson Mandela, anılarını anlattığı kitapta Kürtlerin haklarını elde etmelerini destekliyor. Aynı şekilde Türkiye'de Kürtlere yönelik baskı nedeniyle Atatürk'ü övmeyi de reddediyor. Nelson Mandela, ne raddeye kadar Kürdistan'daki Kürt haklarının farkındaydı?
Siyabulela Mandela: Nelson Mandela, Güney Afrika'da bulunduğu süre boyunca sömürgeciliğe ve Apartheid'a karşı savaştı. Dünya genelindeki diğer gruplarla ittifaklar kurdu. Bunu yaparken de kendi kaderini tayin hakkı mücadelesini eşit derecede ilerletti. Seçme ve seçilme hakkı, kendimizi yönetme hakkı, insan olarak var olma hakkı için savaştılar ve böylece bir koalisyon kurdular. Örneğin Nelson Mandela, Afrika Ulusal Konseyi'nin bir parçasıydı.
Yaser Arafat liderliğindeki Filistin Özgürlük Cephesi halklarıyla çok yakın bağları vardı. Yaser Arafat dedemin çok yakın bir arkadaşıydı. Nelson Mandela'nın Orta Doğu halklarıyla kurduğu bağlar aracılığıyla Orta Doğu halklarının, özellikle Filistinliler ve Kürtlerin mücadelelerinden ders aldık.
Tarih kitaplarımız aracılığıyla, Kürtlerin tam bağımsızlık ve kendi ülkelerine sahip olmak ve kendi kaderini tayin hakkı için mücadele ettikleri özgürlükçü hareketin birçok farklı yönünü öğrendik. Tarih aracılığıyla Kürtlerin Türkiye, Suriye, Irak ve İran'da birçok soykırıma uğradığını biliyoruz. Kürt halkının onuru ve kendi vatandaşlığı elinden alınmıştır. Örneğin, Türkiye Hükûmeti’nin veya Suriye Hükûmeti’nin bu ülkelerdeki Kürtleri vatandaşlıktan nasıl çıkardığına bakabiliriz. Dolayısıyla bu tarihi biliyoruz.
Bu nedenle halkım, özellikle siyahi Güney Afrikalılar, Kürt mücadelesiyle ilgileniyor çünkü tıpkı bizim gibi kendi kaderini tayin hakkı, bir ülke olarak kendilerini kültürel olarak ifade etmek, kendi kendini yönetme hakkı ve böylece Orta Doğu’nun diğer uluslarının müdahalesi olmadan kendi kimliklerine sahip olabilmek için mücadele ediyorlar. Bu durumda Kürtler, 1920'den bu yana tarih boyunca ezilen ve ötekileştirilen ve Birleşmiş Milletler'in 1948'de yayınladığı İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ndeki haklara erişme fırsatının verilmesini hak ediyor.
Rûdaw: Aileniz Kürt mücadelesinin ne kadar farkında?
Siyabulela Mandela: Mandela ailesi, tam bağımsızlığını elde edebilmesi için Kürt halkının sesini bölgede duyurmayı yükümlülük olarak kabul etmiştir. Amcam geçenlerde Fas'ta Kürt ve Filistin halklarının Orta Doğu'daki bağımsızlığıyla ilgili sorunlardan söz etti. Dolayısıyla biz aile olarak bölgede, Kürt halkının Orta Doğu'daki mücadelesiyle yakın bir ilişki içindeyiz. Bizim nezdimizde bize çok benziyorlar. Kürt halkı benim halkım gibi olduğundan bugün burada olup rahatlıkla ‘Kürt halkı benim halkımdır’ diyebiliyorum. Ayrıca saldırıya uğradılar, baskı altına alındılar, marjinalleştirildiler ve kendi kaderlerini tayin etme hakları gasp edildi. Yeni nesil ile bağlantı kurmak ve biz bu neslin Orta Doğu'daki Kürt halkının tam bağımsızlığı mücadelesini nasıl sürdürebileceğimize dair stratejiler ve taktikler geliştirmek için buradayım.
Rûdaw: Bildiğim kadarıyla bugün, Erbil’deki ilk gününüz.
Siyabulela Mandela: Evet, bugün ilk günüm. Kürdistan’a bu sabah vardım ama şimdiden kendi ülkemde hissediyorum.
Rûdaw: Peki, 2. Erbil Forumu davetini kabul etmenizi sağlayan nedir?
Siyabulela Mandela: Tarihimize bakarsanız dedem Nelson Mandela’nın Orta Doğu’da Kürt halkı ve Filistin halkından sevgiyle bahsederdi. Bu tarihsel süreçte bana genç bir lider olarak ‘Dünyada geçmişte ve günümüzde marjinalize edilmiş insanların seslerini duyurma sorumluluğunuz var’ deme bilinci aşılandı.
Kürt halkı da kendi kaderini tayin hakkından hâlen de yoksun bırakılan, dünyanın en marjinalize edilmiş halklarından biridir. Hâlen insan haklarına erişme hakkı, kaderini tayin etme hakkı, özgürlük hakkı, kültürlerine ve kimliklerine sahip çıkma hakları inkar ediliyor hatta kendi dillerini kullanmaları bile Orta Doğu’da marjinalleştiriliyor.
Kanımca bu, tıpkı Nelson Mandela ve Mustafa Barzani gibi kişilerin kanlarının bir parçası olduğu gibi, benim ve bu neslin de kanının bir parçası olan bir şey. Mustafa Barzani'ye baktığımızda onu Güney Afrika'daki Mandela'ya benzetiyoruz. Mandela, Mustafa Barzani'den kendisinin Orta Doğu'da ezilen bir halkın nihai bağımsızlığı için mücadele eden bir muadili olarak söz etti.
Mesela buraya geldiğimde Mustafa Barzani'nin heykelinin olduğu yeri aradı çünkü o lider, benim için Nelson Mandela'nın Güney Afrika'da ve Afrika Kıtası’nda uğruna mücadele ettiği şeyleri yansıtıyor. Dolayısıyla Kürt halkının Orta Doğu’daki mücadelesinin tarihi ile tamamen ilgiliyim.
Rûdaw: Kürdistan mücadelesini çok iyi anladığınızı düşünüyorum. Peki, gelmeden önce Kürdistan’a bakışınız nasıldı?
Siyabulela Mandela: Benim görüşüm, şaşırtıcı bir şekilde halkımla yeniden bir araya geleceğim bir yere gideceğimi düşünüyordum çünkü Kürt halkı ve Güney Afrika halkı aynı mücadeleyi veriyor. Hatta Orta Doğu'daki Kürt halkı dünyada dahi dışlanmış olarak resmedilmiştir.
Benim Güney Afrika’daki halkım da aynı şekilde resmediliyor. Biz de kendi ülkemizde marjinalize edildik ve bize ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapıldı, kimliğimize el konuldu, onurumuz gasp edildi, oy verme ve kendi kaderimizi tayin hakkımız elimizden alındı. Bu yüzden buraya geldiğimde, aynı mücadeleyi ve tarihi paylaştığımız için halkımla yeniden bir araya gelmek ve onlarla yeniden bağlantı kurmak gibiydi.
Rûdaw: Nelson Mandela’nın mücadelesini çok yakından biliyorsunuz ve bu konuda birçok makale yazdınız. Nelson Mandela’nın mücadelesi size ne şekilde ilham kaynağı oluyor ve bu mücadeleden nasıl yararlanıyorsunuz?
Siyabulela Mandela: Nelson Mandela'nın kendisi sadece bir özgürlük savaşçısı ve devrimci bir lider değil, aynı zamanda pragmatik bir liderdi. O, Apartheid Rejimi savunmasız insanlara karşı acımasız şiddet uyguladığında, liderliğinde stratejik olarak pragmatik olabildi. Apartheid Rejimi’ni müzakere masasına getirmenin bir yolu olarak şiddeti kullanacağımızı, şiddetsiz mücadeleden şiddetli mücadeleye geçeceğimizi söyleyerek liderliğinde stratejik olarak pragmatik olabildi. Ancak Apartheid Rejimi müzakerelere girdiğinde, Nelson Mandela pragmatik olmayı başardı ve şiddetin gelecek nesiller için yaratmak istediğimiz türden bir gelecekle sonuçlanacak bir şey olmadığını söyleyebildi. Böylece, Güney Afrika'nın geleceği hakkında gelecek nesiller için bir geleceğe yol açan pragmatik bir tartışma ve müzakere gerçekleştirdiler.
Şimdi burada konuşmaya devam edebiliyorum çünkü Nelson Mandela kendi zamanında gelecek neslin geleceği adına iç savaştan kaçınmayı başardı fakat aynı zamanda, onun zamandaki kuşağın ve halkının uğruna savaştığı, siyahların Güney Afrika sömürgeciliğinden ve Apartheid Rejimi’nden nihai bağımsızlığı olan davaya de ihanet etmediler.
Pragmatik liderlik tarzı, makalelerimde anlattığım türdendir. Şu anımızın ne olduğu ve nasıl ilerleyebileceğimiz konusunda pragmatik tartışmalara girersek çok şey başarabiliriz. Gelecek nesillerin geleceğini güvence altına almak ve verdiğimiz mücadele için önümüzdeki yol diyalog yoludur. Ben de bunun için buradayım, gençlerle diyaloğa girerek Orta Doğu'da karşılaştığımız sorunlara, özellikle de Orta Doğu'da Kürt halkının karşılaştığı sorunlara tek başına şiddetin çözüm olamayacağını söylemek için buradayım. Bunun yerine arabuluculuk, müzakere ve diyalog, Kürdistan halkı için çok daha iyi bir geleceğe ulaşmamıza yardımcı olabilir ancak kendi kaderini tayin hakkını gerçekleştirebilmesi, bağımsız bir ülke olarak var olabilmesi ve Orta Doğu'daki meşru yerinin verilebilmesi için, Kürt halkının tam bağımsızlığı için sürekli mücadelemizi sürdürmeliyiz.
Rûdaw: Dr. Mandela, Kürt halkı ayrımcılığa maruz kalmamak ve kendi kaderinin tayin hakkını elde etmek için çok zorlu bir mücadele veriyor. Kürt halkının ne yapması gerekiyor ya da bu büyük amaçlara ulaşabilmesi için Kürt halkı Nelson Mandela’nın mücadelesinden ne derecede yararlanabilir?
Siyabulela Mandela: Bence Kürt halkı ve bir bölge olarak Kürdistan, Mandela'nın Güney Afrika'nın ezilen ve marjinalleştirilmiş halklarının Afrika bölgesindeki nihai bağımsızlığı için verdiği mücadelede uyguladığı strateji ve tekniklerden daha fazla şey öğrenebilir. Bunlardan öğrenilecek çok fazla şey var. Bunlardan biri bahsettiğim ve Kürt halkının ve bağlı olduğu bir bölge olarak Orta Doğu'daki Kürdistan Bölgesi'nin sorunlarına tek başına şiddetin çözüm olamayacağıdır ancak diyalog, arabuluculuk ve müzakere, Kürdistan ve genel olarak Kürt halkı için özgürlük, bağımsızlık ve kendi kaderini tayin hakkını elde etmenin anahtarı olabilir.
Bunlar, Mandela'dan öğrenilebilecek bazı nitelikler, ayak izleri ve liderlik tarzlarıdır. Ancak bu, Nelson Mandela liderliğindeki kurtuluş hareketinde her şeyin mükemmel olduğu anlamına anlamına gelmemekle birlikte tam bağımsızlık ve kendi kaderini tayin hakkını elde etme mücadelesini ilerletirken bunlardan öğrenilecek çok ders var. Kürt halkının kendini yönetme hakkını elde edebilmesi için Mandela’nın yönetim tarzından öğrenebileceği çok şey var.
Rûdaw: Dr. Mandela, bildiğim kadarıyla insan haklarını destekliyorsunuz. Acaba Kürtlerin haklarından da haberdar mısınız? Yaşadıkları ülkelerde Kürtlerin haklarına saygı duyulmuyor.
Siyabulela Mandela: Elbette. Türkiye’den tutun Suriye’ye, Irak’tan tutun İran’a kadar 1920’den bugüne Kürtlerin haklarının ihlal edildiğinden tamamen haberdarım. Bu nedenle bugün size Kürt halkının bağımsızlık mücadelesinin Güney Afrika'nın Apartheid Rejimi’nin ayrımcılığa ve ırkçılığına karşı mücadelesine çok benzediğini vurguladım. Bu yüzden Kürt halkına yardım ediyoruz ve bu nedenle bugün Orta Doğu'daki Kürt halkının haklarıyla ilgili insan hakları konularına odaklanmak için buradayım. Ne de olsa Kürtler Filistinlilerle birlikte hakları sürekli marjinalize edilen ve inkar edilen grupların içinde. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'ndeki haklarına erişimleri sürekli engelleniyor. Birleşmiş Milletler Kürt halkının haklarını korumada birçok açıdan başarısız olmuştur. İsrail'in Filistin halkına karşı uyguladığı “Apartheid”e engel olmaksızın izin vermeye devam ederken Orta Doğu'da Kürt devletinin özerkliğini tanımayı başaramadı. Geçmişte Trump yönetiminin, İsrail Hükûmeti’nin Filistin halkına karşı “Apartheid” uyguladığı gerçeğini tamamen reddeden bir uygulama olarak ABD büyükelçiliğini Kudüs'e taşıma kararı aldığını gördük. Bu nedenle bizim için bu iki ulus -Filistin ve Kürdistan halkları- halkım, siyahiler ve genel olarak Güney Afrika için hâlâ çok önemlidir ve özelde Mandela ve çağdaşları için çok önemliydiler. Bu tarihi oradan öğrendik, bu yüzden benim kuşağım, nasıl birlikte olabileceğimizi söylemek ve bir Kürt halkı olarak mücadelenizde ilerlemenize yardımcı olmak için burada. Benim kuşağım da Kürdistan Bölgesi'ndeki genç kuşakla ilişkiler kurmaya devam etti. Biz Güney Afrika’da bağımsızlığımız için mücadele ederken siz bizimleydiniz. Biz bağımsızlığımızı elde ettik ve şimdi sesinizi tüm dünyaya duyurmak ve mücadelenizin kendi mücadelemiz olarak bilinmesi için bir yol bulmak istiyoruz.
Rûdaw: Güney Afrika'daki yeni nesilden ve genel olarak Güney Afrika'dan bahsetmek istiyorum, yeni neslin ve gençlerin Nelson Mandela'nın mantığı, ilkeleri ve mücadelesini takip etmesine nasıl yardımcı oluyorsunuz?
Siyabulela Mandela: Yeni nesil olarak Güney Afrika’da ve genel olarak Afrika Kıtası’nda Mandela, Kwame Nkrumah, Jomo Kenyatta ve Afrika kökenli tüm insanların kurtuluşu için yorulmadan savaşan birçok kahraman kadın ve erkeğin izlediği yolu geliştirmek gibi ortak bir sorumluluğumuz var.
Dolayısıyla genç nesil olarak bu yöntemi geliştirmek gibi ortak bir sorumluluğa sahibiz. Afrika halkını sömürdüklerinde ve Afrika kaynaklarını çoğu eski işgalcilerimiz olanlara yüksek fiyatlarla sattıklarında Afrikalı liderleri sorumlu tutmak için daima iletişim hâlindeyiz ve sokakları harekete geçirmeye çalışıyoruz.
Güney Afrika'daki ücretsiz eğitim hakkından Kuzey Afrika'daki Arap Baharı'na kadar örneklere bakarsanız, bunlar esas olarak sosyal ağlar gibi platformları kullanan gençlerin önderlik ettiği, eğitimin nasıl devam ettirileceği ve tanıtılacağı üzerine hareketlerdir. Çünkü biz müreffeh bir Afrika, kendisiyle barışık bir Afrika, gelişen bir Afrika tasavvur ettik. Bu nesil olarak bizim rolümüz bu. Yani belirlenmiş bu hedefe ulaşmak için birbirimizi yönlendiriyoruz.
Rûdaw: Sayın Mandela, Afrika'nın sembolik lideri Nelson Mandela hayattayken istifa etti. Mandela'nın ailesinde şu anda Güney Afrika Hükûmeti’nde üst düzey görevlerde bulunan biri var mı öğrenmek istiyorum.
Siyabulela Mandela: Evet, elbette. Mandela ailesi, Güney Afrika'daki Apartheid sonrası hükûmetin ayrılmaz bir parçası olmuştur. Büyükbabam Nelson Mandela istifa ettiğinde Mandela ailesinin reisi olacak Mandela Mandela, 2000’den bu yana Güney Afrika Hükûmeti’nin bir parçasıydı. O, şu anda Afrika Hükûmeti’nde parlamento üyesi. Sanırım şu anki pozisyonu Güney Afrika Hükûmeti’nde bakan yardımcısı ve aynı zamanda Güney Afrika Hükûmeti’nde parlamento üyesi. Benim cevabım kesinlikle hükûmete katıldığımız. Ayrıca, uluslararası ilişkiler açısından bakıldığında, biri Güney Afrika'nın Güney Asya elçisi, biri Avrupa ve biri de Güney Amerika büyükelçisi olmuştur. Böylece Güney Afrika Hükûmeti’ne katkıda bulunmaya devam ettik.
Rûdaw: Nelson Mandela’yı gördüğünüzü düşünüyorum, doğru mu?
Siyabulela Mandela: Evet, onu gördüm.
Rûdaw: Onun hakkında bize anlatmak istediğiniz bir şey var mı? Onunla en güzel hatıranız ne?
Siyabulela Mandela: Bana gerçekten yakın olan anılardan biri, gençleri köyümüzde bir araya getirme geleneğiydi. Qunu köyündenim. Mandela'nın ailesi, Güney Afrika'nın doğusundaki Qunu köyünden. Sanırım yedi yıl boyunca her yıl 25 Aralık'ta sürdürdüğü bir gelenekti. Nelson Mandela bir şekilde Noel Baba taklidi yapar ve köyün dört bir yanından gençleri toplar, onlarla el sıkışır, onlara hediyeler verir ve onlarla birlikte eğlenerek güzel vakit geçirirdi. Böylece tüm gençler için bir Noel partisi düzenlerdi.
Daima vurgulamaya devam ettiği şeylerden biri de genç nesle yatırım yapmaktı, özellikle eğitime yatırım yapmak. Dünyayı değiştirmek için kullanabileceğiniz en önemli silah eğitimdir. Bugün buraya sadece Mandela ailesinin bir üyesi olarak gelmedim, ülkem Güney Afrika, kıtamın ve diğer tüm ülkelerin kalkınmasına katkıda bulunmak için akademik bir dereceye sahip olmalıyım. Eğitim dışında herhangi bir yolla dünyanın kalkınmasına katkı sağlayabilir miyim? Eğitim, Nelson Mandela’nın üzerinde ciddiyetle durduğu kilit bileşenlerden biriydi. Tüm geçmişine bakarsanız, aslında daha cezaevindeyken hukuk okumaya başlamış, başkan olduğunda zaten cezaevinde okumakta olduğu zaman hak ettiği diplomaya sahipti. Bu, eğitimin Nelson Mandela için ne kadar öncelikli olduğunu gösteriyor.
Ona dair hatırladığım iki şey bunlar. Onun yolu, kesinlikle takip etmek istediğimiz ve devam ettirmek istediğimiz bir yoldur.
Rûdaw: Sayın Mandela, Kürt halkına özellikle de genç nesle mesajınız ne?
Siyabulela Mandela: Kürt halkından yalnız olmadıklarını daima hatırlamasını istiyorum. Güney Afrika, Nelson Mandela ve bizim neslimiz Kürtlerin mücadelesini yakından biliyor. Benim zamanımın kuşağı, kendisini Kürt halkının tam kurtuluş, kendi kaderini tayin hakkı ve özerklik hakkı mücadelesine yakın görüyor. Dolayısıyla Kürt halkı yalnız değildir. Biz onların bize bıraktığı yolda mücadeleye devam edebilmek ve ister Afrika ister Orta Doğu’da olsun ezilen tüm halkları kurtarabilmek için Nelson Mandela ve Mustafa Barzani gibi isimler bize bir yol bıraktı.
Dolayısıyla biz yeni nesil olarak onlara borçluyuz. Onların öncülük ettiği yolda daha fazlasını inşa etmeyi Mustafa Barzani nesline, Mandela nesline borçluyuz. Bu mücadeleye devam edeceğiz ve Kürtlerin genç nesline yalnız olmadıklarını söylemek istiyorum. Biz hazırız, buradayız. Bu mücadeleyi sürdürmek, seslerinin yükselmesini sağlamak ve mücadelelerinin devam etmelerini sağlamak için buradayız. Yani yalnız değiller.
Rûdaw: Sayın Mandela, bize konuk olmanız saygıya şayan. Burada röportajımızı sonlandırıyoruz. Teşekkürler.
Siyabulela Mandela: Teşekkürler, çok teşekkürler.