Elif Şafak: Annem aklımdan şüphe ediyordu

Elif Şafak, birçok yazar gibi hayatını kelimelere adamış bir isim. Az konuşur, çok yazar. O, kelimelerle karakter yaratmaktan büyük bir haz alıyor.

 

Çocukluğunda devamlı kendisiyle konunuştuğunu söyleyen Şafak, annesinin bu yüzden aklından şüphe ettiğini söyledi.

 

Hayal dünyasının o yaşlarda da çok geniş olduğunu belirten ünlü yazar, yalnızlığı çok sevdiğini belirtti.

 

Ünlü yazar Elif Şafak, Rûdaw’ın sorularını yanıtladı.

 

Strasbourg’da dünyaya geldiniz, nasıl bir atmosferde büyüdünüz?

 

Ben doğduktan bir süre sonra annemle babam ayrılmışlar. Ben annemle beraber Türkiye’ye döndüm. Annem, anneannem ve kitapların arkadaşlığıyla büyüdüm. Annem okumuş, modern ve Batılı bir kadındı. Anneannem ise daha çok Doğulu ve sözlü kültür sahibi bir insandı.

 

Çok yalnızdım. Bu yalnızılığın içinde, en yakın dostalrım kitaplardı. O zamandan bu yana kitaplara olan sevgim giderek arttı. Yazar olmak isteyen kişi, kitapları sevmelidir. Çünkü kitaplar bize bambaşka bir dünyanın kapılarını açar.

 

Çocukluğunuzdan beri farklı kültürler içinde yaşadınız. Bunun üzerinizde etkisi nedir?

 

Çocukluğum Madrid’de geçti. Daha sonra gelip Ankara’da yaşadım. İngilizce’den sonra İspanyolca benim ikinci dilim oldu. Daha sonra da annemin işi dolayısıyla Ürdün’e birçok kez gittik. Köln, İstanbul, Michigan, Arizona ve birçok daha şehir beni çok etkiledi. Kimlik sorunu benim için düşündürücü bir konuydu ve romanlarımda da yer tutuyor.


 

Elif Şafak’ın çocukluktaki hayal dünyası nasıldı?

 

Hayal dünyam çok genişti. Hayal dünyam, gerçek dünyadan çok daha genişti. Devamlı gidip gelip kendi kendime konuşurdum. Bu yüzden de annem aklımda sorun olduğunu düşünüyordu ve normalleşmem için beni spor ve müzik kurslarına gönderiyordu.

 

Yazmaya ne zaman başladınız ve yazı yaşamınıza nasıl girdi?

 

8 yaışndan beri yazıyorum. Yazmak, benim parçalarımı bir arada tutan bir yapıştırcı gibi. Nereye gitsem, yazmak çantamdır, her şeyim içindedir.

 

Sizi yazmaya kim teşvik etti?

 

Annem hep kendi kendime konuştuğumu görünce bana mavi bir defter verdi ve “Bu deftere her gün başından geçenleri yaz” dedi. Ancak günlerim çok sıkıcıydı. Dolayısıyla meydana gelen şeyler değil, gelmeyen şeyler yazmaya değerdir.

 

Yalnızlığı seviyor musunuz?

 

Evet, çok seviyorum. Yalnızlık, kimsesizlik anlamına gelmiyor.

 

Romanlarınızın çoğunu önce İngilizce yazdınız, neden?

 

Eğer bir dilden daha çok rüya görüyorsak, daha çok bir dilden de yazabiliriz. Ben İngilizce yazmakta büyük bir güzellik görüyorum. İngilizce’yle zihni bir ilişkim var. Ancak Türkçe’yle söze dayanan bir ilişkim var. Kendim, ince duygulu bir insanım fakat İngilizce yazınca dengem bana dönüyor.


 

PORTRE / Elif ŞAFAK

 

1971’de Strasbourg’da doğdu. İlk kitabı Kem Gözlere Anadolu, 1994’de yayımlandı. Sonraki yıllarda Pinhan, Şehrin Aynaları, Mahrem, Bit Palas, Araf, Beşpeşe, Med Cezir, Baba ve Piç, Siyah Süt, Aşk, Kağıt Helva, Firaraperest, İskender, Şemspare ve Ustam ve Ben adlı kitaplarını yazdı. Yazar 1998’de Mevlana Büyük Ödülü, Sanat ve Edebiyat Nişanesi(Chevalier Des Arts et Lettres), 2007’de Türkiye Yayıncılar Birliği Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü gibi önemli ödüller aldı. Kitapları otuzdan fazla dile çevrildi.