Doç. Dr. Bilici’den Kürt partilerine: Utanç verici!
Doç. Dr. Mücahit Bilici, Kürtler’in AK Parti’den uzaklaşmasının geçici bir tepki olmadığını söyledi.
Bilici, sözkonusu seçmenin AK Parti'ye dönmesinin de HDP’de sorgusuz kalmasının da zor olduğunu ifade etti.
Kürt partileri arasındaki rekabet ve kıskançlığı “utanç verici” olarak değerlendiren Bilici, “PKK geleneğinin Güney Kürdistan’a yönelik kibirli tavrını çok yanlış bulduğunu” söyledi.
Kürtler’in dayanışmasının en acil ihtiyaç olduğunu söyleyen Bilici, Güney Kürdistan’ın bağımsızlığı için çalışılması gerektiğini vurguladı.
Doç.Dr. Mücahit Bilici, Rûdaw’ın sorularını yanıtladı...
Savaşı yeniden devlet mi, PKK mi başlattı?
Savaşı kimin başlattığı çok tartışılıyor ve şahsen emin değilim. Ancak siyaseten kullanışlı olduğu mülahazasıyla masayı kimler kurup sonra kimler devirdiyse onların sorumluluğu var.
Kürtler seçmenin son seçimde AK Parti’den oylarını çekmeleri geçici bir tepki mi, yoksa Türk siyasetinden ümit kesmeleri mi?
Kürtler’in, özellikle de dindar Kürtler’in AK Parti’den uzaklaşması bence geçici bir tepki değil. Oyların HDP’ye gitmiş olması da bir tesadüf değil. Ancak oyların AK Parti'ye ne kadar dönmesi zor ise, HDP’ye sorgusuz yeniden gitmesi de o kadar zordur. Yani AK Parti'den kopuş çok güçlü, HDP’ye gidiş ise şartlı ve temkinli.
Türkiye’de Kürtler’in yeni bir siyasi oluşuma ihtiyacı olduğunu düşünüyor musunuz?
Türkiye’de siyasetin daha liberal ve daha demokrat partilere ihtiyacı var. Türk muhafazakarlığı yahut Türk İslamcılığı tıkandı. Bir özgürlük ve adalet hareketi olmaktan bir iktidar ve talan hareketine dönüştü. Türk siyasetindeki krizin sebebi budur. Kürt siyaseti ise bir kıvama geldi. Artık demokratik ve sivil bir dilin hakim olduğu kitlesel bir hak ve özgürlükler mücadelesine geçiş gerekiyor. HDP ile PKK arasındaki kriz bu geçişin bir sancısıdır.
Kürtler’in birincil meselesi birilerinin başkan olup olmaması sorunu mu?
Kürtler’in birinci meselesi Erdoğan'ın veya başka birilerinin başkan olup olmaması değildir. Ancak eğer Türkiyelileşmeyi esas alan bir Türkiyeli siyasi parti iseniz, Erdoğan’ı görmeden siyaset yapmanız ve onu eleştirmeden muhalefet partisi olmanız imkansızdır. Yani bir takıntı olarak yanlış, ancak bir strateji olarak doğru bir hamleydi.
Siyasal İslamcılar Türkiye tarihinde ilk defa iktidar oldu. 13 yıl devleti yönettiler. Hem Türkiye hem de Kürtler için biraz daha kredi vermek doğru bir tavır sayılır mı acaba?
AK Parti devrim yaptı Türk siyasetinde. Ancak daha sonra muhafazakar bir çoğunlukçuluğa ve Erdoğan’ın kişi kültüne saplandı. AK Parti Türkiye'de ahlaki üstünlüğünü yitirmiştir. AK Parti Türkiye’deki en büyük çıkar grubu konumundadır. Sıradan bir siyasi partidir. Sadece diğerlerinden daha kalabalıktır. Geçmişte böyle değildi. Kürtler konusunda en ilerici parti olmasına rağmen, evrensel haklar ve özgürlükler acısından idealin çok gerisindedir. Yine de AK Partiyi görmezden gelerek Kürt siyaseti mümkün olmaz.
Dindar Kürtler’in Kürt siyasetindeki etkisi sizce ne kadardır?
Silahlar patladığı sürece dindar Kürtler’in Kürt siyasetindeki etkisi sıfırdır. Bu Kürt siyasetinin zararınadır. Ancak Kürt siyaseti bunu kavrayacak bir zihni berraklık ve akla sahip değildir.
Yaptığı açıklamalara bakılırsa PKK, AK Parti’yi savaşın nedeni olarak görüyor. AK Parti iktidardan düşerse PKK savaşmaktan vaz mı geçer?
PKK'nin yeniden çatışmaya dönüşünü kesinlikle yanlış buluyorum, reddediyorum. HDP'nin başarısından sonra, sivil siyasetin önünü açacakken böyle silaha dönüş için makul bir gerekçe yoktur.
AK Parti'nin Kürt oylarını kaybetmekten dolayı kızgın olduğu kesindir. Eğer AK Parti bunun için savaşı yeniden başlattıysa o zaman PKK niye AK Parti'ye yardımcı oluyor? Savaş yapacaksan şehirlerden uzak duracaksın. Şehirlerde çatışma çıkarıp sivillerin ölümüne sebep olmak terörizmdir, kabul edilemez.
Görüldüğü kadarıyla PKK silah bırakmayı istiyor ancak bunu AK Parti’ye bir kazanım olacağından endişe ediyor. İktidarın değişmesini mi bekliyor?
PKK'nin tamamen silah bırakması gerçekçi bir talep değil. Zira Rojava'da Kürtler’in nefsi müdafaa için bir Kürt gücüne ihtiyacı var. Türkiye dahil hiç kimse siyasi olarak Kürtler’e sahip çıkmaz. Sadece insani olarak sahip çıkarlar. Mülteci olursan yardım ederler. Fakat PKK’nin Türkiye’de silah bırakması gerekir. Türkiye içinde sivil mücadele mümkün iken silah kullanmanın ahlaken bir meşruiyeti yoktur.
HDP’nin Türkiyelileşme politikası ve PKK’nin bölgenin bazı yerlerinde özyönetim kararı alması, Kürt politikasında çelişen bir durum değil mi sizce?
PKK'de kesinlikle bir kafa karışıklığı var. HDP adımı da PKK'nin bir tercihi ve doğru bir tercih ancak “hem HDP, hem çatışma”nın makul bir açıklaması yok. Çelişki çok. PKK’nin şunu görmesi gerekir; Kürtler’in haklar mücadelesi artık PKK'nin kendisinden daha büyük bir ölçeğe taşınıyor ve PKK'nin kendini buna göre revize etmesi lazım.
PKK bağımsızlık fikrinden vazgeçince yerel yönetimler konusunu gündemine aldı. Sizce PKK bununla neyi kastediyor?
Dediğim gibi bir kafa karışıklığı var. Ayrılmak istemiyorsan ve sadece bölgesel özerklik, demokratik yerinde yönetim istiyorsan bunu sivil bir mücadeleyle tesis etmelisin. Elinde silah olan şehir milisleri ile böyle birşey mümkün değil. Kürtler’e zarar.
Said-i Kurdi kendi zamanında İttihad-ı İslam’dan bu yana Kürtler’in eğitimine önem verildiği biliniyor. Ama birtakım çevreler (Türk-Kürt) Kürdi’nin, “Kürtler’in milli ve devlet olma hakkı savunmadığı” yaklaşımı var. Bunları nasıl okumak lazım?
Said-i Kurdi'nin Kürtler’in selametini ve özgürlüğünü her zaman düşündüğü şüphe götürmez. Ancak bunu yaparken Türkler’e düşmanlık veya soğukluk hissetmek zorunda değil. Çünkü onların da iyiliğini istiyor. Bu anlamda onda bir değişim yok. Şartlar değişmiş, yara Kürt yarası olmaktan çıkıp bir insan yarasına dönüştüğü için Said-i Kurdi de Said Nursi olarak iman hizmetine konsantre olmuştur. Yani hem Kürtler’in, hem de Türkler’in imanının kurtulması için çalışmış, değeri henüz tam anlaşılmamış bir alimdir.
Kürtler’in IŞİD’e karşı savaşı bir şeyleri değiştirdi mi?
IŞİD'le mücadele küresel meşruiyet getirmiştir. Fakat Kürt partileri arasındaki rekabet ve kıskançlık utanç vericidir. PKK geleneğinin Güney Kürdistan’a yönelik kibirli tavrını çok yanlış buluyorum. Kürtler’in dayanışması en acil ihtiyaçlarıdır. Ortak ordu oluşturmak gerekirken birbirini aşağılayan tutumlar çok yanlış.
Güney Kürdistan’da başkanlık tartışmaları var... Sizce Barzani’siz bir Kürdistan’ın bağımsızlık şansı ne kadardır?
Güney Kürdistan bağımsızlık için çalışmalıdır. Ve bunu bir hedef olarak görmelidir. Ayrıca bölgedeki komşu millet ve yönetimlerle dostluk ve dayanışma köprüleri oluşturmalı. Demokrasi Kürtler’e her yerde şart. Güney Kürdistan Arap kardeşlerimizin içinde mahpus olduğu rantiyer petrol devletlerinden biri haline gelmemeli. Barzani liderliği Güney Kürdistan için çok değerlidir. Ancak Kürtler kalıcı bir siyasi yapılanma istiyorlarsa demokrasiyi şimdiden inşaya çalışmalılar.
PORTRE/ Doç. Dr. Mücahit BİLİCİ
Diyarbakır’da doğan Doç. Dr. Mücahit Bilici, Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde okudu. Sosyoloji teorisyeni olan Bilici’nin Kemalizm, İslamcılık ve Kürt sorunu konularındaki makale, yorum ve konuşmaları hem Türkçe hem de İngilizce yayımlanıyor. Bilici, Amerika’da University of Michigan, Ann Arbor’da sosyoloji doktorası yaptı. Halen City University of New York, John Jay College’da sosyoloji öğretim üyesidir. Bilici’nin Finding Mecca in America: How Islam Is Becoming an American Religion başlıklı kitabı University of Chicago Press tarafından yakınlarda yayınmlandı. Mücahit Bilici ayrıca Taraf gazetesi yazarıdır.