Rodem Bingöl: Anadilimizi terk etmemizi istiyorlardı
İstanbul (Rûdaw) – İstanbul’da yaşayan sanatçı Rodem Bingöl, “Daha ilkokuldan itibaren Türkçe’yi bizim nazarımızda daha saygın ve geçerli bir dil olarak lanse ediyorlardı. Onu bize daha çekici kılıp kendi dilimizi de yasaklarla baskılamaya çalışıyorlardı” diyor.
Kürtçe müziğin güçlü seslerinden biri olan Rodem Bingöl gür ve parlak bir sese sahip. Rodem’i dinlerken kulaklarınızın adeta pası siliniyor. Geleneksel Kürtçe eserler seslendirdiği gibi birçok şarkısının söz ve müziği de kendisine ait.
Rodem Bingöl, binlerce yıllık sözlü Kürt geleneği olan dengbêjliği de yaşatıp yapımlarında bu eserlere de yer veriyor. Yalnız bütün bunlar bir anda oluşmuş değil. Şüphesiz sanatçı çok büyük emek ve mücadeleler vererek bu günlere gelmiş.
Özellikle müzik ile profesyonel anlamda uğraşı vermeye başladığı 90’lı yıllarda Kürt dili üzerindeki baskılardan o da nasibini almış ve büyük mücadeleler vererek, özveri ile çabalamış ve müzikteki kariyerini sürdürmeyi başarmış.
Aslen Muşlu olan Rodem, müzik hayatına nasıl başladığını ve hangi evrelerden geçerek günümüze kadar geldiğini şöyle anlatıyor:
“Adım Rodem Bingöl. Babam aslen Cizreli ve annem de Muşlu. Ben Muş’ta dünyaya geldim. Size biraz klişe gelebilir ancak ben çocukluğumdan beridir şarkı söylerim hep. Fakat maalesef önceleri Kürtçe şarkı söylemezdim. Yani çocukluğumda Kürtçe, benim şarkı söylediğim bir dil değildi. Çünkü daha ilkokuldan itibaren Türkçe’yi bizim nazarımızda daha saygın ve geçerli bir dil olarak lanse ediyorlardı. Onu bize daha çekici kılıp kendi dilimizi de yasaklarla baskılamaya çalışıyorlardı. Amaçları da şuydu ki bizler anadilimizi terk edelim ve Türk diline ve kültürüne ağırlık verelim. Zaten o dönemlerde Kürtçe müzik de yasaktı. Kürtçe kasetler yasaklanmıştı, bulduklarında da derhal toplatıyorlardı.”
Rodem Bingöl Kürt müziğinin çok zengin olduğunu ancak politik nedenlerden dolayı ciddi bir baskı altında olduğunu söylüyor. Yine 80’li ve 90’lı yıllarda bu müziğin idol olarak dayatılan birçok şarkıcı tarafından adeta yağmalandığını, Kürtçe ezgilerin talan edildiğini belirtiyor. Mücadelesinin biraz da bu minvalde olduğunu, işe kendisine unutturulmaya çalışılan ana diline sahip çıkmakla başladığının altını çiziyor.
İstanbul’da Mezopotamya Kültür Merkezi’nde yapılan çalışmaların bu mücadelede önemli bir yeri olduğunu belirtiyor.
Günümüz pandemi koşullarından birçok müzisyen gibi o da etkilenmiş. Ekonomik olarak ayakta durabilmek için vapur müzisyenliği de yapan müzisyenimiz İstanbullulara Kürtçe ve Türkçe dillerinde müzik dinletileri sunuyor.
Rodem Bingöl, “Daha sonraları İstanbul’a hem okuma hem de çalışma amacıyla geldim. İstanbul’da dilimi hepten unuttum diyebilirim. Yanlarına kalmaya geldiğim aile yine benim kendi akrabalarımdı fakat onlar da 20 yılı aşkın bir süredir İstanbul’a gelip yerleşmiş bir aileydi. Kürt kültürünü, adetlerini ve dilini onlar da unutmuşlardı. Kürtçe çalışmalar ile o dönemde ilkin Mezopotamya Kültür Merkezi’nde karşılaştım. Onların sayesinde biraz da olsa Kürtçe’ye dönüş yapmaya başladım. Bir arkadaşım vardı, beni etkinliklere götürüp getirirdi. O dönemde Şıvan Perwer çok modaydı, oldukça da popülerdi. Yasaklı bir sanatçı olduğundan dolayı da kasetleri el altından sürekli gider gelirdi. Demem o ki Mezopotamya Kültür Merkezi Kürt kültür ve sanatının yayılıp gelişmesinde önemli bir role sahipti. Arkadaşımla etkinlik ve dinletilere katıldıkça onlardan oldukça etkilenmeye başladım. Kürtçe müzik yapmakla ilgili içimde büyük bir aşk oluşmaya başladı. O şekilde Kürtçe müzik yapmaya başladım” diye anlatıyor.
Rodem, şarkılarını okurken adeta kendinden geçen ve sizi de beraberinde farklı diyarlara götüren bir isim. Otantik Kürt müziğinin güçlü bir sesi ve temsilcisi olan Rodem Bingöl’ü dinlerken Feqiyê Teyran’ların, Ehmedê Xanî’lerin yaşadığı ülkeye gidiyor ve orada yaşıyormuş hissine kapılıyorsunuz.