‘Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü’ Avesta Yayınları’na verildi

08-11-2019
Mihemed Emin Demir
Etiketler Avesta Yayınları Avesta Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü Abdullah Keskin Kürtçe Ödül
A+ A-

Erbil (Rûdaw) - Türkiye Yayıncılar Birliği (TYB) 2019 yılı Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü, Avesta Yayınları’na verildi.

Türkiye’nin en büyük yayıncı kuruluşu olan TYB, düşünce ve ifade özgürlüğü mücadelesine yaptığı katkılardan ötürü 2019 yılı Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü’nü Avesta Yayınları’na verdi.

Avesta Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Abdullah Keskin, ödülü Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto’nun elinden aldı. Keskin, ödülü geçtiğimiz 15 Ekim’de, Çanakkale’de Kürtçe konuştuğu için saldırıya uğrayan 74 yaşındaki Ekrem Yaşlı’ya ithaf etti.

Rûdaw’a konuşan Abdullah Keskin, “Avesta 1995 yılında kuruldu. Ödül de aynı yıl verilmeye başlanmış. Bugüne kadar 40 civarında kitabımız yasaklandı, toplatıldı, hakkında davalar açıldı. Ödül Türkiye Yayıncılar Birliğinin verdiği Düşünce ve İfade Özgürlüğü ödülüdür. Mahkemelerle, yasaklamalarla gündeme gelme taraftarı değiliz aslında ama düşünce ve ifade özgürlüğü yayıncılığın vazgeçilmez olmazsa olmaz şartlarından en başta gelenidir. Bu taviz verilecek bir şey değildir. Bizim için güzel ve anlamlı oldu” dedi.

Herkesin düşüncelerini serbestçe yazmasını umut ettiğini belirten Keskin, “Umarım ilerde bu ödüllerin niteliği değişir, herkes düşüncelerini serbestçe yazar çizer ve yayınlar. Yayıncılar Birliği de daha farklı edebi ve kültürler arası ilişkiler üzerine ödüller verir” değerlendirmesinde bulundu.

Ödül Kürtçe konuştuğu için saldırıya uğrayanlara ithaf edildi

Ödülü Kürtçe konuşan ve mağdur olan Kürtlere ithaf etmesine ilişkin Keskin, şu ifadeleri kullandı:

“Ödül her Kürt gibi beni de çok etkiledi. Çünkü biz darbe kuşağı çocuklarıyız. Kürtçe yasaklarını az çok yaşadık. Bizim kuşaklarla sınırlı olduğunu düşünüyordum ama geçenlerde sosyal medyada bir kampanya halinde herkes kendi Kürtçe serüvenini bir şekilde yazdığında bunun bizden sonraki kuşaklara ve şimdiki yeni genç kuşaklarda hala devam ettiğini gözlemledim. Doğal olarak sonuçta biz Kürtçe ağırlıklı ve başından beri Kürtler ve diğer azınlıklarla ilgili bir yayın yapıyoruz. Sırf Kürtçe konuştuğu için, bir şarkı söylediği için ya da hasta eşiyle hastane odasında sohbet ettiği için insanlar saldırıya uğradı. Yaşlı bir adamın kafasında soda şişesi kırıldı. Çok korkunç şekilde yaralandı.

Diğer genç muavin çocukta yaralı olarak komada kaldıktan sonra hayatını kaybetti. Yani bu konuştuklarından bağımsız bir şekilde sırf Kürtçe ve hiçbir olaya müdahilleri olmamasına rağmen çok feci bir ölümle sonuçlanan saldırıya maruz kaldı. Bizim bu konuştuğumuz, aldığımız ödülün çerçevesi düşünce ve ifade özgürlüğünü çok çok aşan vahim bir durumdur. Yaşlı bir adamın bir hastane odasında sırf Kürtçe konuştuğu için uğradığı şiddet ve muamale, diğer genç çocuğun şarkı söylediği için ya da sadee Kürtçe konuştuğu için bir kaç kişi tarafından linç edilip hayatını kaybetmesi bizim üzerimizdeki baskıları bizim nezdimizde de her insanın nezdinde de daha geri bir plana itiyor. Bu çok daha hayati ve önemli bir sorundur. Bunu duyduğum günden beri her normal insan gibi olumsuz anlamda çok etkilendim. Doğal olarak uğradımız, maruz kaldığımız baskılar kabul edilemez. Yaşlı adamın uğradığı saldırı ve genç çocuğun hayatını kaybetmesine sebep olan linçle kıyaslandığında eksik kalır. Asıl ödülü maalesef onlara çok fazla bir katkısı ve faydası olmasa da en azından manen böyle bir sorumluluk hissettim ve bunu da orada gündeme getirdim. Çok farklı kesimlerden insanlar olmasına rağmen hepsi de çok iyi karşıladılar, ciddi şekilde hayıflandılar ve düşüncelerini ilettiler.”

Keskin, ödülün Türkiye’de yüzlerce üyesi olan en büyük yayıncı kuruluş tarafından verildiğini kaydetti.

Abdullah Keskin ayrıca, “Jin dergisi 101 yıl önce İstanbul’da çıktı. Kurdistan gazetesinin bir sayısı da burada çıktı. Ancak Cumhuriyet’le birlikte bu süreç koptu. Yaşanan bütün sorunlara rağmen İstanbul’da Kürtçe edebi eserlerin üretilmesi ve çıkması 100 yıldan beri devam eden geleneğin sürdüğü ve hep süreceği anlamına gelir. Bu bize umut veriyor” ifadelerini kullandı.

Kürt tarihi ve edebiyatı alanında yaptığı yayınlarla dikkat çeken Avesta Yayınları kurulduğu 1995 yılından bugüne kadar 600’den fazla kitap yayınladı. Yayınevi’nin bugüne kadar 40 civarında kitabı yasaklandı ve toplatıldı.

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli