Turgay Türker: Seçimde ekonomi konusu konuşulmuyor
Erbil (Rûdaw) - Ekonomi Muhabirleri Derneği Genel Başkanı Turgay Türker, bu seçimde Türkiye'nin en temel meselelerinden biri olan ekonomi başlığının seçim sürecinde ele alınmadığını söyledi.
Türkiye'de üretim ekonomisine geçilmesi gerektiğini ifade eden Turgay Türker, 3 yıl öncesine göre satın alma paritesinin düştüğünü kaydetti.
3 yıl önce 200 TL ile bir filenin dolduğunu ancak şimdi bu para ile filenin sadece bir kısmının dolduğunu belirten Turgay Türker, ekonominin düzelmesi için “kayıt dışı ile mücadele, üretim ekonomisine geçiş ve enflasyon ile mücadele” şeklinde üç başlık önerdi.
Hevidar Zana’nın sunduğu Rûdaw 15.00 bültenine katılan Turgay Türker, Türkiye’nin borçlandığını ve bu borçlanmanın maliyetinin kimse tarafından açıklanmadığını söyledi.
Gelir ile gider arasındaki makasın açıldığını belirten Türker, “Biz 3 yıl önce satın alma paritesine baktığımız zaman çok ciddi bir azalmanın, TL'nin dolar karşısında büyük bir kayba uğradığını görüyoruz. Bunun sebep ve sonuç ilişkilerine baktığımızda aslında gıda enflasyonunun önlenemez yükselişi ve o enflasyonun, Türkiye'de kimilerine göre 3 hane, devlete göre 2 hane. Ama realite bize şunu gösteriyor: Satın alma gücümüz gittikçe geriliyor, aşağı iniyor. Peki bundan sonra ne olacak, makas açıldı. Kavramsal olarak söylüyorum bunu. Türkiye'de üretime gidilmesi gerekir. Siz ithalata dayalı bir tarım ve hayvancılık yaratırsanız ve en ufak bir şeyi dahi dışarıdan ithal edilecek konuma getirirseniz sorunları da beraber getirmiş olacaksınız” diye konuştu.
“Bugün filenin sadece bir kısmı doldurulabiliyor”
Türkiye’de halen seçim ekonomisinin tam gaz gittiğini kaydeden Turgay Türker, “Pandemi sürecinden sonraki ülkenin ve dünyanın resesyonda olması o resesyonun getirmiş olduğu dip dalgalar ister istemez Türkiye gibi kırılgan ekonomiler tarafından çok daha fazla hissediliyor. 3 yıl önce 200 lira ile bir fileyi doldururken bugün bir filenin sadece bir kısmını doldurabiliyor; yani aslında 4 katına yükselmiş. Enflasyonun nereye ulaştığını en tipik göstergesi. Bu düzelebilir mi? Tekrar ediyorum: Bir, kayıt dışı ile mücadele. İki üretim ekonomisi. Üç enflasyon ile mücadelede. Önünüze gelene her şeyi dağıtmayacaksınız. Örneğin şu anda bir seçim ekonomisi tam gaz giden bir ülke var” dedi.
“Enflasyonunuz arttıkça size güvenilirlik azalıyor”
Uygulanan seçim ekonomisinin sonuçlarının henüz görülemediğini ancak bunun konuşulması herektiğini ifade den Türker şöyle devam etti:
“Bunun sonuçlarını göremiyoruz. Bunun bize ne maliyet getireceğini hesaplamıyoruz. Herkes bir şey veriyor, bir başkası iki katını veriyor ama bunun daha sonra bize nasıl bir borçla geleceğini kimse konuşmuyor. Dış borcunuz arttıkça, enflasyonunuz arttıkça size güvenilirlik azalıyor. Para bulursun, o zaman da faiz yükünü karşılayamaz olursun. O da kime gidiyor, işte biz vatandaşa ek yükler, ek vergiler geliyor. Bu çözülebilir mi? Elbette çözülebilir. Bunun en temel gereği da üretim ekonomisinin bir an evvel Türkiye getirilmesidir. Artık beton ekonomisinden kurtulup, gerçek ekonomi dediğimiz küçük ve orta ölçekli işletmelerin desteklenmesi, tarımsal alanların tekrardan yoğun bir sanayiye kazandırılması ve hayvancılık uğraşlarının girdi maliyetlerinin düşürülmesi gerekmektedir.
“İşsizliği kimse dert etmiyor”
Hepimiz fakirleşiyoruz. Bu bir gerçek ama bu fakirleşme meydanlara, halka inmiyor. İşsizliği kimse dert etmiyor. Cumhur İttifakı’nın mitinglerine gittiğimizde başka bir şey görüyoruz. Millet İttifakı’nın mitinglerine gittiğimizde dar gelirliye evet mesajlar var; ama bunu halkla konuştuğumuzda çok temel olarak değişiklikleri okuyamıyoruz. Yeni oy kullanacak genç seçmen ne düşünüyor, bu önemli. Aslında belirleyici unsurlar bunlar. Yani ÖTV'nin yüksek olduğu, bilgisayar, cep telefonu alma oranlarının gittikçe zorlaştığı, ev sahibi olmanın, araç satın almanın hayal durumuna düştüğü bir Türkiye var… Dolayısıyla bu seçim maalesef ekonominin konuşulduğu bir seçim değil. Biz, evet, projeler yapıyoruz. Borçlanmanın maliyetleri var. Ve bu borçlanmanın maliyeti nedir kimse söylemiyor. Bunlar seçime nasıl yansıyor?..
“Kimse oturup ekonomiyi reel manada konuşmuyor”
Depremden önce ekonomi boyutunu konuşuyorduk, deprem olayı başka bir yöne taşıdı ama şimdi bakıyoruz; siyaseten daha başka olaylar belirleyici olmaya başladı. Yani kimse oturup ekonomiyi reel manada konuşmuyor. Ne kadar borçlandığımızı konuşmuyor. Gayri safi milli hasılanın kaç bin dolardan daha yukarıya taşınacağını konuşmuyor. Hangi ligde olacağımız konuşulmuyor. Siz üretirseniz kazanırsınız. Üretmeyen bir ekonomi nedir, besleme ekonomisini hayata geçirirsiniz. O da bir yere kadardır. Bizim bunu gıdada, ilaçta, tarımda, hayvancılıkta, savunma sanayinde konuşmamız gerekir.”